ümit: 18 yaşında lise son öğrencisi pınar, Okan, cihan, Ahmet, meltem en iyi arkadaşları – kendi aralarında gruplar- dersleri pek sallamayan bir öğrenci annesi ve babası ayrıdır babası bir kadın yüzünden evi terk etmiştir ve babasından nefret eder
türkü: 18 yaşında lise son öğrencisi gezegen ve yıldızlara küçük yaştan beri merakı var ve hep aynı kazak ile elbiseyi giyer –sık sık- tam bir inek, asosyal olmasına rağmen okulun tüm etkinliklerine katılır kasabadaki rahibin kızıdır annesi ölmüştür
cihan: patavazsızın önde gideni yaptığı espirilerle çevresindekileri güldürmeyi başaran bir tiptir 18 yaşında lise son öğrencisidir ümit, pınar, Okan, meltem, Ahmet ile çok iyi anlaşırlar
pınar:18 yaşında lise son öğrencisidir ümit’in eski sevgilisidir ama hala aşıktır meltem, Okan, Ahmet, cihan(!) ile çok iyi anlaşırlar
Okan: meltem ile sevgililerdir 18 yaşında lise son öğrencisidir ümit, pınar, cihan, Ahmet ile çok iyi anlaşıyorlar
Meltem: Okan ile sevgilidirler 18 yaşında lise son öğrencisi ümit, pınar, Ahmet, cihan ile çok iyi anlaşırlar
Hüseyin: kasabanın rahibi sevil’in babası eşini kaybettiğinden beri kızı sevil’e çok düşkündür
Hüsna: Ekrem’in annesidir Yusuf onları terk etmiştir ayrılardır
Bu benim ilk senaryom her yorumunuz benim için çok değerli (:
A WALK TO REMEMBER adlı filmden çok etkilendiğim için yazıyorum
Eğer yorum gelirse bu gün 1. Bölüm gelir :D
En son sıcakbuz tarafından Perş. Ekim 06, 2011 4:28 am tarihinde değiştirildi, toplamda 6 kere değiştirildi
masmavi970
Cinsiyet :
Mesaj Sayısı : 1264
Rep gücü : 1307
Kayıt tarihi : 10/06/11
Nerden : evden
Sevdiği Karekter :
Konu: Geri: A WALK TO REMEMBER (UZAKTAKİ ANILAR) - 5. bölüm geldi ( Türkü: ıstırap olmadıkça merhamet de olmaz. ) Çarş. Eyl. 14, 2011 3:28 am
ümitten: ah yeni aramıza katılan Emre'nin bu akşam cesaretini ölçeceğiz ve arabam ile toplandığımız yere geliyorum yine yolun ortasında ç*şini yapıyor bu cihanda salak herif! :D
cihan: hadi geç oraya park et!
tamam anlamında arabayı sürerken kafamı sallıyorum ve arabayı diğerlerinin yanına park ediyorum kapıyı kapatıp çıktığımda meltem ile Okan yine öpüşüyorlar
ümit: birası olan var mı?
(Meltem Okan'ın dudaklarından ayırıp)
meltem: okuldayken hepsini bitirmiştik ayrıca, sen yeterince içtin
pınar: bende bir tane var. Soğuk değil ama istersen sana verebilirim cihan: (ç*ş yapmasını bitirmiş olacak ki yanımıza geldi ve)Yapman gereken dik oturup, yalvarmak, yuvarlanmak ve kıç*nı sallamak.
Dedi ve kahkaha attı deli bu çocuk bu grupta olmasının en önemli sebebi bu salaklıkları ile bizi güldürmesi
pınar: çok teşekkür ederim cihan (iğrenerek bakıyordu)
cihan: her zaman her yerde
Ahmet: bu çok manyak bir şey olacak! Diyerek araya girdi
Okan ise melteminden ayrılarak konuştu ilk defa
Okan: bu fikri bulduğum için çok mutluyum
meltem: (araya girerek) siz hayvansınız sadece o yeni olduğu için-
Okan: (lafını bitirmesine izin vermeyip) deminden beri saçmalayıp duruyorsun! Neden susmuyorsun be!?
Ümit(araya girmem gerekiyordu) : Nasıl olduğunu biliyorsun. Kimse onu gelmesi için zorlamıyor. Pınar: Ya gelmezse? Ben dansa geri dönmek istiyorum.
Okan: pınar, bir fikrim var. Neden kendi başına geri dönmüyorsun? (rahat bir tavırla iki kolunu yanlara doğru tutarak)
pınar: ben seninle konuşmuyorum Okan.
Ümit: dans etmediğimi biliyorsun.(bu lafı bana söylemişti)
cihan: bu doğru. Berbat hareket ediyor maalesef gördüm ve iğrençti fakat(yüzünde ki o sapık gülüşüyle)benim gibi çılgın bir kankası onun yerini almaya hazır. Ne dersin bebek?(pınarın kollarından tutup kendine çekti)
pınar: (gülerek itip)birisinin canını yakmadan, bir son ver şu çılgınlığına.
Okan: lafı koydu!
Ahmet: geliyor arabasını görmüştük
Okan: pekala geliyor
Ahmet: hey, safari Joe kamyonuna bakın!
Cihan: uçmanı görmek için sabırsızlanıyorum!(yüzündeki salakça bir gülüş ile bir de biranın vermiş olduğu etki var tabi) arabadan iniyor ve lanet olası iğrenç kıyafetleriyle yanımıza geliyor
cihan: (hemen konuşmaya başlıyor yanımıza gelince)hey güzel gömlek, Selami
pınar: selam herkes gülmemek için kendini zor tutuyordu bende dahil!
Okan: geç kaldın saat 11’de burada olacağını söylediğimi sanıyorum, fakat biliyorsun ki… eğer saat 11’de burada ol diyorsam, burada ol gelecek sefere bunu unutma, olur mu?(deyip elini yumruk yapıp karnına hafifçe vurdu ve bize dönerek sesini alçaltıp ve gülerek) eğer gelecek sefer olursa tabi! dedi ve hepimizde bir gülüşme oldu ve yürümeye başladık mekana girmek için selami ise şaşkın şaşkın bize bakıyordu yanına gidip omzuna kolumu koydum ve öyle yürüyordum
selami: Okan, o hep böyle mi?
Ümit: her zaman dostum. uçmaya hazır mısın?
Meltem: hey bekle! sırtına binmeme izin ver diyerek Okan’ın sırtına bindi ah bu alkol! Zavallı selami en arkadan geliyordu etrafı inceliyordu m*l m*l mekana gelince Okan meltemi yer indirip betona oturdu herkes Okan a bakıyordu Okan da dahi fikrini anlatmaya başladı
Okan: pekala, olay şu. (-çimento fabrikasında -yanımızda bulunan bir yerdeki su alanını ve yüksekliği gösterdi )yukarıdan buraya atlayacaksın. (o sırada bende montumu çıkardım bende yanında gidecektim atlayacaktım (!))
bu kadar. Ve sonra bizden birisin. Tamam mı?... hazır mısın?
Selami: evet.
Okan: pekala, tamam korku fışkıran gözlerle bize bakıyordu
Okan: yapalım haydi, tamam mı? Dedi ve omzuna vurdu ve ilerledi bende üzerimi çıkardım inandırıcı olmak için! Hala daha korku dolu gözlerle bakmasını kesmek için söze başladım
ümit: bu çok basit, dostum. Bende seninle atlayacağım.
Selami: ( Yüksekliğe bakıp) burası ne kadar derin?
Ümit: hiçbir fikrim yok. haydi öğrenelim deyip gülüşümü koydum ve ilerledim bu gece eğlenceli olacak gibi gözüküyor! Selami de üzerini çıkarmaya başladı eğlence başlasın o zaman yüksekliğe beraber tırman maya başladık ben önde Selami de arkadaydı Okan, meltem, cihan, pınar, Ahmet hepsi meraklı bakışlarıyla bizi izliyordu. Çıktığımızda ise
Selami: sen bunu yaptın mı daha önce? Ve yalan ya da onun duymak istediğini söyledim
ümit: hepimiz bunu yaptık
cihan: umarım bu akşam atlamayı düşünüyorsunuzdur dedi ve kahkaha patlattı.
Ümit: üç dediğimde tamam anlamıyla başını salladı
ümit: bir, iki, üç! Atlayacakmış gibi yaptım ve salak Selami atladı bunun başına çok iş açılır bu gidişle hepimiz kahkaha atıyorduk m*l herif suya atlamıştı hepimiz onun çıkmasını bekliyorduk
meltem: kahrolsun!
Pınar: ümit yaralandı!
Meltem: iyi mi?
Pınar: ümit aşağıya gel!
Ümit: lanet olsun! Hemen aşağına inmeye başladım
meltem: Okan lanet olsun!
Cihan: çocuklar, o yaralandı!
meltem: size bunun kötü bir fikir olduğunu söylemiştim!
Pınar: onu sudan çıkartın!
Ahmet: çabuk ol!
Cihan: öldü mü? ne yapacağız? Bende indiğim gibi suya atladım ve Selami’nin yanına yüzdüm ve
ümit: bana yardım edin! Çekiyordum ve yüzmeye çalışıyordum
Ahmet: onu buraya getirin!
Okan: burada bir boru var, galiba ona çarpmış olmalı!
Cihan: onu sudan çıkartın.
Ahmet: kafasına dikkat edin! Kafasına dikkat! Çıkarmıştık fakat iyi olduğunu bilmiyorduk hemen yere yatırıp yaşayıp yaşamadığını kontrol etmeye başladık çimento fabrikasının güvenlikçisi gürültüyü duymuş olmalı ki
güvenlikçi: hey, orada kim var? Diyerek elindeki el fenerini seslerin geldiği yöne doğru tutmaya başladı diğer elindeki telefon ile merkez, izinsiz giren bazıları var. Buraya bir ekip gönderin! Herkes telaşlanmıştı! Selami’yi bırakıp birbirlerine bakmaya başladılar ben olayın etkisinden kurtulup cihanın sözlerine kulak astım
cihan: haydi ümit!
Okan: haydi!
Ümit: haydi çocuklar götürün onu!
Ahmet: kollarını bana ver!
Cihan: tutun onu.
Okan: buradan gitmemiz lazım! Lanet olsun Selami yaşıyor fakat polis sirenin sesleri gelmeye başladı herkes koşmaya başlamıştı
meltem: size bunu yapmayın demiştim! Hemen bende eğilip Selami’ye ümit: sakin ol. Deyip hemen kıyafetlerimi alıp bizimkileri takip etmek için koşmaya başladım herkes arabasını çalıştırmıştılar bende binip kendi kendime
ümit: lanet olsun! Kahretsin herkes gitti ve polis benim peşime takıldı kendi kendimi içimden küfürler ediyordum lanet olasıca polis daha da hızlanmış önüme geçmişti ve bende sağa doğru kırdım direksiyonu fakat oradaki variller vardı ve… çarpmıştım alnım yarılmıştı! öksürmeye başladım ibn* polis dibim de bitmişti ve el fenerini yüzüme doğru tutmasından nefret ediyorum! O büyük uyuşturucu çetesini çökertmiş bir halde zafer kazanmış yüzüyle bana gülümseyerek
polis: ellerini direksiyona koy. Bu polis tam bir ibn*!
Mecburen koymuştum!...
En son sıcakbuz tarafından Çarş. Eyl. 14, 2011 10:01 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
mltm
Moderatör
Cinsiyet :
Mesaj Sayısı : 11933
Rep gücü : 4139
Kayıt tarihi : 19/08/10
Kişisel İleti : Özge'm♥
Sevdiği Karekter :
Konu: Geri: A WALK TO REMEMBER (UZAKTAKİ ANILAR) - 5. bölüm geldi ( Türkü: ıstırap olmadıkça merhamet de olmaz. ) Çarş. Eyl. 14, 2011 9:47 am
mutfağa indim annem bir şeyler hazırlıyordu alnımda ki bantla bacağımda ki sarılı ayağıma bakıp tekrar işine dönmüştü bende masaya oturup kahvaltıya başladım anneme dönüp
ümit: biliyor musun anne, bacaklarım bugün gerçekten ağrıyor. Hiçbir yere gidecek halim yok.
(Annem Hüsna) Hüsna: belki babanı arasam iyi olur
Ümit: hayır. Onunla konuşmuyorum asla olmaz!
Hüsna: aranızda ki gerginliğe bir dur demelisin. Bunu yapamazsın. Bir babaya ihtiyacın var.
Kilise
rahip(hüseyin) : bu gün tanrı tarafından kurtarılan can için şükran duyalım. Ve bu işe karışanlar için de dua edelim. onlar belki doğru yolda değiller
of buraya gelmekten küçüklükten beri nefret ediyorum bu kadar yaşlı arasında ben ve bizim takım … dur dur bir kız daha var şarkı korosunda dini şarkılar söylemeye başladılar o kadar yaşlı arasında o kız aa tanımdım ben bu kızı Ana okuldan beri aynı sınıftaydık ama hep asosyal biriydi kendince bir dünyası vardı belki seksi kıyafetler giyse manyak bir kadın olabilirdi ama rahibin kızıydı o(!) sağa sola bakınıyordum ve pınarın bir bana ve birde o kıza o kız adı ııımm! Tü-türkü! Evet türküydü ona bakıyordu fazlamı gözüm türküyle meşguldü ve nakaratı o söylüyordu ve muhteşem bir sesi vardı pınarın gözünün üzerimde olması umurum da değildi biz onunla ayrılmıştık
ertesi gün
herkes okula gelmeye başlamıştı ve bizim grup bir banka doluşmuş oturup kızları kesiyor ve bakınıyorduk
Ahmet: bacağın nasıl?
ümit: iyi.
Meltem: hapse girdiğine inanamıyorum!
Cihan: onlara ne anlattın?
Ümit: arabayla gezmek için güzel bir gece olduğunu çimento fabrikasında son bulduğunu ve Selami’yi bulduğumu ona yardım etmek istediğimi, korktuğumu. Olayla ilgim olduğunu düşünmelerinden önce gitmem gerektiğini. Ve çıktım.
Cihan: hakkını vermem gerek. Bu olayın ustası sensin! dedik ve her zamanki yumruklarımızı tokalaştırıp kahkaha attık
meltem: şu türkü Turan'ın ne tarzı var be! herkes ona bakmaya başladı bende dahil
pınar: dördüncü sınıfta da o elbiseyi giyiyordu.
cihan: sessizlerden korkmak lazım. İstese bir erkeğin iliğini kurutabilir.
Pınar: biraz kendine baksa fena görünmez. herkes gülmeye başladı türkü yanımıza doğru geliyordu ve elindeki kutuyla geçiyordu pınar sırf sinir etmek için
pınar: güzel elbise.
türkü: sağ ol. Dedi ve gülümseyip gitti. Okan’ın kahkahası yüzünden sağ kulağım çınlıyor ve hepimiz gülmeye başlıyoruz cihan yanıma oturup Türkü'yü taklit ederek
cihan: sağ ol. Dedi ve daha çok kahkahalarımız yükseldi
müdürün odasındaydım muhtemelen okuldaki içki içme meselesi ve geçen akşam için fırça yiyecektim. Müdür içki şişelerini masaya koydu ve
müdür: cumartesi akşamı, bir öğrenci senin okul malını içtiğini iddia etti. Selami konuşmadığı için şanslısın. Fabrika sahipleri dava açmıyorlar, en azından bugün değil. Uygun bir ceza ayarlayacağımı söyledim.
Ümit: ne yani beni kovacak mısınız? Of bu adam kafamı ütülemekten başka bir şey yapmıyor!
Müdür: henüz değil. Derslere katılmanın yanı sıra, okuldan sonra hademe kadrosuna yardım edeceksin.
Ümit: para karşılığın da mı?
müdür: vicdanın karşılığında. Cumartesi sabahları, kardeş okulumuzdaki başarısız öğrencilere özel ders vereceksin. Tiyatro grubuyla müsamereye katılacaksın.
Ümit: ilkbahar oyunu mu?
müdür: … başka şeyleri de tecrübe etmenin zamanı geldi. Başka tür insanlarla vakit geçirmeye başlayarak. Berbat etme ümit.!
Ne! Okuldan sonra iğrenç bir şey bu tek elimde koltuk değneği diğer elimde ise süpürge ve kulağımdaki son ses müzik ile bu çekilmez olurdu inek öğrenciler okul çıkışları dersler verirler bende duymamak ya da daha az duymak için müzik dinliyorum zaten bütün gün ders kafam davul kadar oldu ya! Türkü yine ders anlatıyordu kafayı dersle bozma
türkü: plastik sargı, askı ve tripleksten yapılmış basit bir aygıt bunu ne olduğunu bilen var mı? Müziğin sesini kısmış onu dinliyordum tamamen istek dışı (!)
ümit: bir yıldız çerçevesi. Şaşırmış bir şekilde bana baktı ve tekrar dönüp kaldığı yerden devam etti
türkü: bu bir yıldız çerçevesi. Çıplak gözle yıldızların yerini saptamak için yardımcı oluyor. Ve bizim çocuklar damladılar yine bana doğru yaklaşıp gülmeye başladılar türkü ise anlatıyordu
türkü: günbatımından hemen sonra, ufuk çizgisinin batısında Merkür ve Jüpiter görülebilir. Okan türkünün yanından geçerken ona doğru
Okan: bahse girerim, yukarıda uçan melekleri de görüyorsundur sen! türkü kendinden emin bir şekilde
türkü: mucizevi şeyler olduğunu söyleyebiliriz. Einstein evreni ne kadar çok incelediyse o denli bir gücün var olduğuna inanmıştı. Herkes şaşkınlıkla Okan ve Türkü’yü izliyordu.
Okan: eğer büyük bir güç varsa … o zaman sana neden yeni bir kazak vermiyor? herkes kıkırdamaya başladı.
türkü: senin beynini aramakla çok meşgul olduğu için. Of lafı iyi oturtmuştu türkü. Okan ise lafı yiyip çekildi kabuğuna türkü ise ders anlatmasına döndü
ümit: gülümse, bu bir espriydi.
Okan: haydi buradan çıkalım
ümit: ben kalmalıyım.
Cihan: müdür gitti. Biraz hareket edelim.
Okan: hadi hadi eline koltuk değneğimi alarak yürüdü önümde
Ahmet: bilmiyorum. Kapıcı şeyi sana bir nevi yakışmış.
ümit: sağ ol dostum, teşekkürler. Dedim ve gittiler kafamı çevirdiğimde türkünün bana baktığını gördüm benim ona baktığımda kafasını çevirdi
Diyerek başımda dikiliyor of başımda dikildiğine göre yapmam geren bir şey var gözlerimi zar zor açıyorum ve
ümit: bugün cumartesi ve okul yok.
Hüsna: özel ders
aman tanrım olmaz gerizekalı veletlere ders anlatacağım (!) evet servis ile ders vereceğimiz okula geliyoruz gönüller ve ben zorunlu gelen! Herkese bir başarısız öğrenci veriliyor bana da murat diye bir çocuk geldi okulun kütüphanesinde farklı masalarda çalışıyoruz her gönüllü –ben hariç- bu murat denen çocuk beni hiç dinlemiyor lanet olasıca bilgisayarına virüsler dolaşıca velet biraz sabırlı olmalıyım.
ümit: bunu bir daha deneyelim. Bunlar dan hangisi eşit üçgen? Bu mu, yoksa bu mu? ne düşünüyorsun?
beni takan yok valla çocuğa bak sen!
murat: bence bu saçmalık dedi ve masadan kalkıp gitti arkamı döndüğümde türkü’nün bana bakan bakışları sanki ben kaçırttım deli midir nedir bu çocuk ya! Ama haklı böyle saçmalık mı olur
ümit: bence de katılıyorum. Dedim ve kalemi masaya bıraktım. Nihayet özel ders bitmişti ve seviste herkes hareket etmeyi bekliyor bende mp3’ümü açıp kulaklığımı takıyorum dışarıyı izliyorum yanıma biri oturdu kafamı çevirdim sesi kıstım hem dinliyor hemde türkü’nün söyleyeceği şeyi dinleyecektim
türkü: merhaba (:
ümit:……….
Türkü: piyango bileti satın almak ister misin?
Ne bu şimdi? Kafamı dışarı çeviriyorum
türkü: canan’a yeni bilgisayar almak için para toplamaya çalışıyorum.
Ümit: hayır.
Çok sinirimi bozdu bende muhabbet etmek için geldi sandım sıkıcı kız (!) türkü: seni orada murat’layken gördüm ve ona ders anlatmak zor olabileceğini biliyorum fakat belki başka yerde açıklamayı denemelisin. Of gerizekalı birisine nasıl anlatabilirim ki! Kafamı yine dışarı çevirdim.
Türkü: Selami’yi ziyaret etmeye gidecek misin?
Ümit: ……………..
türkü: sanırım, bu hayır demekti. Onu hastaneden, rehabilitasyon merkezine taşıdıklarını biliyor musun?
Eh yetti ama ya! Kulağımda ki kulaklığı çıkarıp sinirli bir şekilde
ümit: senin sohbet anlayışın bu mu?! eğer ki öyleyse, sosyal yeteneklerini geliştirmelisin. Ona kimse atla demedi.
Türkü: (gayet kendinden emin-her zaman ki gibi)buna eş kuvvetli basınç denilir.
Ümit: sen nerden biliyorsun? Kıymetli kitabında mı okudun?
Ah evet her zaman o kitabi yanında taşırdı kimseye söylemedi galiba ne olduğunu. Kitabına baktı ve gözlerini 2-3 saniye kapatıp açtı ve sakince
türkü: lütfen beni tanıyormuş gibi davranma, tamam mı?
Ümit: ama tanıyorum. Tanıyorum. Ana okuldan beri aynı sınıftayız. sen türkü turan’sın. Öğlen yemeğinde 7 numaralı masada oturursun. Reddedilenlerin masası değil, ama kesinlikle kendini dışlama bölgesi. Tam bir tane kazağın var. Yürüdüğün zaman, ayaklarına bakıyorsun. Zevk için hafta sonlarında özel ders veriyorsun ve de yıldızlar ve gezegenler grubuyla takılıyorsun. Kulağa nasıl geliyor?
Türkü: kolayca tahmin edilebilirlerdi. Önceden duymadığım bir şey söylemedin.
ümit: insanların hakkında ne düşündüklerini umursamıyor musun?
Türkü: hayır.
Dedi ve ben orada g*t gibi kaldım türkü ise yerine geçti kulaklığımı takıp tekrar müziği dinlemeye başladım
En son sıcakbuz tarafından Salı Eyl. 20, 2011 7:07 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
mltm
Moderatör
Cinsiyet :
Mesaj Sayısı : 11933
Rep gücü : 4139
Kayıt tarihi : 19/08/10
Kişisel İleti : Özge'm♥
Sevdiği Karekter :
Konu: Geri: A WALK TO REMEMBER (UZAKTAKİ ANILAR) - 5. bölüm geldi ( Türkü: ıstırap olmadıkça merhamet de olmaz. ) Salı Eyl. 20, 2011 7:02 am
cihan’ın arabasıyla beni bırakmak için okula gelmiştik okula
cihan: problemin ne olduğunu bilmiyorum bayan merve’in (tiyatro hocası) güzel göğ*sleri var dedi ve sırıtmaya başladı
deli
ümit: bu saçmalık sağ ol
koltuk değneklerimi uzatmıştı
cihan (gülerek) :sahne makyajıyla seni görmek için sabırsızlanıyorum
dalga geçiyordu benimle deli!
Ümit: 1 saat içinde dönerim
cihan: batı hikayesi gibi yapmalarını söyle :D selena’dan güzel pop*lu kızı dahil edin.(taklidini yaparak) maria! Maria! Kahkaha atmaya başladı
yine en iyisi onu dinlememek salona yaklaştıkça merve hocanın sesleri geliyordu
Merve hoca: bu sene ilkbahar müzikali alevli tutkular ve tabancalar hakkında. fatih yılmaz tarafından yazıldı. Söz ve beste de türkü turan tarafından. Senaryo new york’ta ki yasaklama devrindeki hikayeyi anlatıyor. Fatih belki- (salona girdiğim andaki-gözlerim sadece hocada- tahminlerime göre başa bir okulun dersine giren bir öğrenci gibi bakıyorlardı bana hoca beni görünce devam etti) bay kantarcılar, geç gelmek hiç gelmemekten iyidir lütfen bize katılın
ümit: elbette (: dedim ve koltuk değneklerim ile boş bir yer bulup oturdum
Merve hoca: şimdi, bakalım bir, türkü, Alicia olacak gizemli bir kulüp şarkıcısı.( Türkü çok sevinmişe benziyordu o elbiseden farklı bir kıyafet giyeceği içindir ) kevser, carolin’i oynayacak. Türkü ile yakın arkadaşlar
türkü: tebrikler
Merve hoca: ve ümit de tommy thornton’u oynayacak.
İnanamıyorum başrolü bana verdi deli mi bu kadın
ümit: hayır, hayır. Bakın ben oyunculuk yapmayı hiç düşünmedim.
Prova yapıyorduk senaryoyu okuyarak lanet olasıca Merve hoca bana verdi o rolü
provada
kevser: ne zaman anladın tommy?
Ümit: neyi?
Kevser: aşık olduğumuzu.
Ümit: aşk? (derin bir iç geçirdim çok sıkıcı) bebeğim, benim gibi birine aşık olmak istemezsin.
Kevser: çok geç artık tommy, sana deli gibi aşığım. Aşkını soluyor, hepsini içime çekiyorum. Ya sen?
ümit: ne çektiğimi bilmiyorum, güzelim, fakat bu aşksa… bana bir bardak daha doldur?
Merve hoca: bay kantarcılar, kaba olmaya mı çalışıyorsunuz?
içimden hiç gelmiyor ki
ümit:hayır kendiliğinden oluyor. Bazıları da kıkırdamaya başladı
Merve hoca: pekala millet, sonlara geçelim.
Türkü de gülmeye başladı (:
çıkışta
fatih ile türkü arkadalardı seslerini duyuyordum
fatih: muhteşem olmayacağını düşünme bile.
Türkü: peki yarın görüşürüz
fatih: pekala görüşürüz. bana doğru geldiğini hissediyorum lanet olasıca cihan hala gelmedi!
Türkü: denersen ölür müsün?
Ümit: evet ve ölmek için çok gencim.
Türkü: dersler ve mezuniyet umurunda değil fakat okulu seviyorsun… çünkü popülersin ve bir daha asla bir numara olmayacaksın.
Ümit: bu tahmin edilebilirdi.
Türkü: oyunculuğun sadece seyirciye söker.
Dedi ve gitti yine beni g*t etti bu kız! Of! Saate baktım geç kaldı bu cihan! Arkama döndüğümde arabasını önünde durduğumu hissettim ve yavaş yavaş sürücü koltuğunun oraya doğru gittim ve türkü de camı açtı
ümit: kendini Hristiyan gibi hissediyor musun?
Arabada
Türkü: emniyet kemeri?
Evet arabasına bindim! En azından yol boyunca saçma şeyler duyarak evime gidebilirdim bilgisayarı bozulaca cihan almaya gelmedi beni! Eve gidene kadar istediğine uymalıydım yoksa beni yolda bırakırdı emniyet kemerini taktım türkü zarif parmağını uzatıp müzik açtı of nasıl bir kız bu ya kaç yılından kalma bir müzikti bu! Değiştirdim hemen ban uygun bir müzik açtım rock! İnat etti ve değiştirdi ve benimde damarım tuttu ve bende bastım
Türkü: özgürlük topluluğuna girmek, tıbbi bir keşifte bulunmak.
dedi ve gözlerini 1-2 saniyeliğine kapattı.
Ümit: Tutkulu.
türkü: aynı anda iki yerde bulunmak, dövme yaptırmak.
Ümit: 1 numara ne?
Türkü: sana söylerim, fakat ondan sonra seni öldürmem gerekir.
güldük arabadan dışarı bakıyordum Okan, meltem, Ahmet arabanın yanında gülüşüp eğleniyorlardı beni bu arabanın içinde görmemeleri için eğildim türkü fark etmiş olacak ki yolu bırakıp beni izledi ve hiçbir şey olmamış gibi gülümseyip yola devam etti
A WALK TO REMEMBER (UZAKTAKİ ANILAR) - 5. bölüm geldi ( Türkü: ıstırap olmadıkça merhamet de olmaz. )
Çarş. Nis. 26, 2023 1:22 am
Cinsiyet
Mesaj Sayısı
Rep gücü
Kayıt tarihi
Nerden
Kişisel İleti
Sevdiği Karekter
Konu: A WALK TO REMEMBER (UZAKTAKİ ANILAR) - 5. bölüm geldi ( Türkü: ıstırap olmadıkça merhamet de olmaz. ) 
herkes gülmemek için kendini zor tutuyordu bende dahil! 
