uzun zamandır okuyamamıştım şimdi okudum
çı,ok güzel olmuş playful kiss aklıma geldi resim de onların resmiydi ya çok güzel yazmışsın cnm çoık hoşuma gitti bravo

çok çok güzel bir senaryo lütfen devam et canım bu arada artık çok sıkı takipçinim haberin olsun

mükemmel olmuş

yorumlarınız bni sevindirdi,teşekkürler (:
yb ne zaman gelir bilmiorum...
hikaye yarışması varmış, 1.'ye 800 TL veriolarmış.
önceliğim bu yarışma, o yüzden biraz uzun sürebilir.

the meadow demiş ki:

yorumlarınız bni sevindirdi,teşekkürler (:
yb ne zaman gelir bilmiorum...
hikaye yarışması varmış, 1.'ye 800 TL veriolarmış.
önceliğim bu yarışma, o yüzden biraz uzun sürebilir.

olsun cnm
inş. sen kazanırsın

Olsun cnm bekleriz bizz :D

inş. en kısa zaman da yazarsın...

müthiş olmuş ellerine sağlık

Senaryonu yeni okudum cnm ellerine saglik yeni bölümü merakla bekliyorm :D

devamlı okuyucunum.çok güzel yazıyorsun.yb ne zamana gelir acep?

uzun bir zman oldu ne zman gelecek yb.

ben yb. istiyorum... )=

uzun zamandır yazmıyorum.
zaten 2 gün dha okula gitmiycem.dha rahat yazarım.yarın ,olmazsa perşembe yazarım.

Bekliyorum.

ynei okuyucu spr olmus

teşekkürler tatlım

£krém


benim rezalet derecesindeki küçüklük fotoğrafımı nasıl olur da arkadaşlarıma gösterir ya!?
herkes benimle dalga geçiyor.sevilse haince gülümsemekle kalıp,kekeleyerek özür diliyor.olacak iş değil!
sinirimden onu o ağacın altına çekişim...fark etmeden ona o kadar yaklaşmış olmam...kokusunu burnumdan çıkaramamam...ona çok yaklaşmış olmam işten bile değildi!sonuçta biz 'kanka'ydık.
Ama asıl hislerim duygularımın derinliklerinde serserice savruluyordu.
Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.gözümün önüne Sevil geliyordu.ama gözeneklerine kadar...
Hızla gözlerimi açtım.Tanrım!Onu aklımdan çıkarmam gerekiyor sanırım.off kendimi berbat hissediyorum.ah!bana bu yaptığından dolayı suçluluk duyuyor olmalı…öyleyse ondan istediğim şeyleri yapar!telefonuma uzanıp sevil’i aradım.telefonunu meşgule aldı,ne bekliyordum ki?
Ona o kadar yaklaşmamalıydım.hata yapmıştım,ama o an o kadar sinirliydim ki.
Bi an sandım ki,dudaklarımız birleşicek.ama bu ancak benim rüyalarımda olur.gerçi aramızda boşluk kalmış sayılmazdı.yalnızca onun gözlerindeki korkuyu gördüm.sonrada ordan kayboldum.her zaman yaptığım gibi.
Tekrar aradım.bu sefer açtı.sesimin çatlamasından korkuyordum.
‘alo?’
‘alo,ekrem?’
‘sevil,ne haber?’
‘iyi…demek isterdim.Ama,babam bu sabah bir haftalığına Ankara’ya iş toplantısı için gidiceğini söyledi.ben de fena halde şifayı kapmışım.yalnız idare etmek zor oluyor.Annem olsaydı…’
Sonra bir sessizlik oldu.aklındaki sesleri duyabiliyordum sanki.Annesine duyduğu özlemi böyle dile getirmek,ağlamamaya çalışmak…onun için çok zor olduğunu biliyordum.fazla zorlamamaya karar verdim.
‘Oraya geliyorum’ diyerek kesin komutumu verdim.
‘Ama Ekrem!’ diye diretti.
‘Baban da yokmuş.hem iyi arkadaşlar birbirlerinin yanında olurlar.yarım saate ordayım,bekle beni’
Nefes nefese Sevil’lerin evine girdim.kapıyı açtığında çok solgun görünüyodu.dudakları yüzünde hiç yoklarmışçasına beyazlamıştı.ama yanakları dudaklarının aksine kıpkırmızıydı.
‘sevil!’ onu bu halde gördükten sonra endişem artmıştı.
‘iyiyim ben sakin ol’ diye beni yatıştırmaya çalıştı.
Birlikte odasına çıktık.
Biraz da benim zorumla, yatağına girip yorganı boynuna kadar çekti.
4-5 kez nefes aldıktan sonra öksürüyordu.
‘sevil!!’
‘iyiyim dedim sana’ diyerek düşüncelerimi söyleyemeden lafı ağzıma tıkadı.
‘sesin kısılmaya ve çatlamaya başladı.’ Diye durum raporu belirttim.
‘normal…’ diye gittikçe kısılan sesiyle homurdandı.
‘hazır çorba var mı?’
‘yok.ayrıca gerek de yok!’ sesi gittikçe kötüleşiyordu.
‘gerek var,burda bekle alıp gelicem.’ Diyerek ayaklandım
‘sanki başka şansım var da!’ diye arkamdan seslendi.
Dışarı çıktığım an yağmur boşandı.ben geldikten sonra yağmur başlamış,ama biz fark etmemişiz.
Koşarak bir süper markete girdim. 3 paket çorba alıp,kasada fazla oyalanmadan çıktım.
Yağmur daha da bastırmıştı.
Deli gibi ıslanıyordum.sevil’lerin evine girdiğimde yağmurda ıslanmış bir köpek yavrusu gibi hissediyordum.
Hemen sevil’in odasına çıktım.sık sık öksürüyordu.arada bir de hapşırmaya başlamıştı.
‘sevil,geldim.çorbayı yapıp gelicem’
‘sen çorba yapmayı becerebilicek misin?’
‘sevil,bu hazır çorba’
‘olabilir,hayatında ilk kez yapıcan değil mi?’ dedi bilmiş bilmiş.
‘her neyse!zehirlenmemen için elimden geleni yapıcam.’
‘ay,içimi rahatlattın ekrem!’
Hızla mutfağa inip hazır çorbanın arkasını okuyarak,tencerenin,kaşıkların yerini zor da olsa bulup çorbayı yaptım.hiç zor bi şey de değilmiş!kadınların işi çok zormuş peh!ne var hazır çorbada?
Ama kalkıp enginar istemesin kimse benden…
Çorbayı tepsiye koyup sevil’in odasına çıktım.benim odaya girmemle öksürmesi bir oldu.
‘hadi,iç biraz şundan..’diye mırıldandım.
İnleyerek doğruldu.
Tepsiyi bacaklarının üstüne koydum.kaşığı,çorba kasesinin içine daldırıp sevil’in ağzına dayadım.
Zor da olsa ona içirebildim.kasenin yarısı ancak boşalmışken nefesi düzensizleşti.
‘iyi misin?’
Bir kere öksürüp; ‘iyiyim ben’ diye fısıldadı,o sesle ne kadar fısıldayabilirse…
‘sevil,derece nerde?’
‘hiçbir fikrim yok’
Onun üstüne eğildim.gözleri şaşkınlıkla açıldı.
Ona iyice yaklaşıp,dudaklarımı alnına bastırdım.dudaklarımın altından alevler yükseliyor gibiydi.ateşi çok yükselmiş olmalı…
‘ne yapıyorsun ekrem?’ diye sordu titrek bir sesle.
‘ateşine bakıyorum’ diye cevapladım.
‘neden böyle bakıyorsun ateşime?’
‘çünkü dereceyi arayacak zamanımız yok.’
‘ne demeye çalışıyorsun?’ sesi fazlasıyla çatlamıştı.
‘sakin ol.ateşin yükseliyor,belki 40 dereceyi bile bulabilir.’
‘sanmam’ diye mırıldandı.
‘ben yinede gidip sirkeli su hazırlıyım.sirke var değil mi?’
‘olması lazım.buzdolabının yanındaki dolapta olabilir’
Hemen aşağı inip sirkeyi aramaya başladım.15 dk sonra sirkeli suyla sevil’in odasına çıktım.
Uyumuştu sanırım.bi şeyler sayıklıyordu.
Ne diyordu?yatağının kenarına oturunca dikkatlice dinledim.
‘Okyanus…..ben,ben bo-bo-ğuluyorum.Okyanus…..çok..çok..derin…Çok mavi..’
Elimi alnına dayadım.ateşi 39-40 derece olmuştur.o kadar sıcaktı ki…endişeden delirecektim.
Bezi sirkeli suya batırdım,bezi sıktım ve sevil’in alnına koydum.Aradan 10 dk geçti…ateşi düşmüyor,düşmüyor!!!
Hemen aşağıya indim.komidindeki çekmecelerden birini açtım.derece buradaydı.tam isabet!
Koşarak yukarı çıktım.
Dereceyi sevil’in teninden çekerken gözlerim termometrenin bu kadar yüksek göstermesine şaşıyordu.ateşi 40 dereceydi!!!
Havale geçiriyordu,sayıklaması bundandı!!!
Tanrım,bana yardım et,ne yapacağım??
Onu kucaklayıp banyoya doğru gittim.bilinçaltım beni buraya getirmişti.
Şimdi ne yapmalıydım?onu, küvetin içine soktum.buz gibi suyu açtım ve bi süre onun üzerinde tuttum.
Sonra suyu kapattım.kızın ateşini düşüriyim derken zatürre etmesem iyidir.
Onu ıslak kıyafetleriyle odasına taşıdım.
Islak kıyafetlerle bırakamazdım onu.peki kendimden emin miydim?
Dolabından kuru ve temiz kıyafetler buldum.
Derin bir nefes aldım.ıslak ve üzerine yapışmış olan blüzünü çıkarttım.
Beni bir ateş basmıştı.kalbim patlıycakmış gibi atmaya başladı.
Güm!güm!güm!güm!güm güm güm!!
Bu ritimde bi kaç saniye geçti.
Dişlerimi sıkarak gözlerimi yumdum.bakmamalıydım,yoksa ne o beni,ne de ben kendimi affedebilirdim.kuru ve temiz blüzü bakmadan giydirme gibi bi şansım olmadığını anladığımda yavaşça gözlerimi açtım.onun için yapıyordum,sapıklık yapmak için değil!!o yüzden bu düşünceleri kafamdan uzak tutmanın tam sırasıydı.tekrardan derin bir nefes aldım.blüzü hızlıca giydirdim.sıra eşofmandaydı.
Zor olan kısmı atlatmıştım.üstüne yapışmış ıslak eşofmanı bacaklarından sıyırdım.
Ahh!bu kadar sapık düşüncelere sahip olduğumu bilmezdim!!
Gözlerimi yumdum.’sakin ol oğlum,sakin!sen böyle biri değilsin.bunu düşünme!’ aklımdan bunlar geçiyordu.tekrar tekrar beynimde bu sözler dönüyordu.
Kuru eşofmanı bi çırpıda giydirip derin bir ‘ohh’ çektim.
Tekrar banyoya dönüp bir havlu buldum.
Bu havluyla Sevil’in saçlarını kuruladım.sonra işi garantiye almak için saç kurutma makinesiyle saçlarını kuruttum.yorganı kafasına kadar çektim.
Yatağının kenarına oturdum.ellerim saçlarını okşamaya başladı.
‘Neden böylesine büyüledin beni?sen beni en yakın arkadaşın olarak görürken benim sana aşık olmam ne acı değil mi japon balığı?’
Sevil öksürdü.uyanmış mıydı acaba?söylediklerimi duymuş muydu?
‘Okyanus….Çok…çok mavi…derin…boğulacağım kadar derin…Okyanus gözlü..’
Yine sayıklıyordu.neyseki ateşi düşmüştü.havale geçiriyor diye öldüm öldüm dirildim.
‘Okyanus gözlü…seni…seviyorum….Okyanus…Çok mavi…çok derin…Okyanus gözlü’m…’
Tekrar bunu sayıklayınca bu kesik kesik cümlelerin anlamlarını birleştirmeye çalıştım.
Okyanus gözlü mü?çok mavi…seni seviyorum mu?
Bir başkasını seviyor..okyanus mavisi gözlü birini seviyor.onun gözünün derinliklerinde boğuluyor..
Sonra birden karşı duvardaki aynadan mavi gözlerimin derinlikle parladığını gördüm~

Sonra birden karşı duvardaki aynadan mavi gözlerimin derinlikle parladığını gördüm

İşte beni büyüleyen bölüm sonu.
Süper olmuş, ellerine sağlık canım. (:
En kısa zamanda yeni bölümü bekliyorum. (:

Okyanus gözlü mü?çok mavi…seni seviyorum mu?
Bir başkasını seviyor..okyanus mavisi gözlü birini seviyor.onun gözünün derinliklerinde boğuluyor..
Sonra birden karşı duvardaki aynadan mavi gözlerimin derinlikle parladığını gördüm~

Süper olmuş devamm (:

Vurulmuşa döndüm.
Harika ötesi.
Kesinlikle çok yaratıcı ve mükemmel.
Şimdi çaktığına göre olayı hmm süper şeyler bizi bekliyor.
Yeni bölüm HEMEN gelsin lütfen !!! =))