Sevil'in, üzerinde doping etkisi yaratan,cezbedici haberi almasının ardından bir hafta geçmişti.Tüm iş dünyasının merakla beklediği düğüne sadece iki gün kalmıştı.Hazırlıklar tüm hızıyla devam ediyor,en ufak bir detay bile atlanmıyordu.Sonuçta Kurtuluşlara gelin gidecekti Sevil.Herkesin başarabileceği bir şey değildi.Yada yiyebileceği bir halt diyelim.Evet düğün hazırlıklarına dönecek olursak;
Bugün Sevil kendisi için özel olarak hazırlanan gelinliği deneyecekti.Tabii biricik arkadaşı Merve ve müstakbel kayınvalidesiyle beraber.Gelinliği denemek için Kurtuluş ailesinin özel terzisine gidiyorlar.Sevil gelinliği alıp kabine geçtiği sırada,tasarımcı Rose Nahide Hanım'ın kulağına eğilerek;

-Maşallah,gelin pek güzel olmak.Siz hiç merak etmemek,o mükemmel taşıyacak bu gelinliği.

-One ne şüphe.Maşallah ay parçası gibi.Bahtı da güzeldir inşallah.

(Rose hafifçe gülümsedi,biraz durduktan sonra:

-Senin iki çocuk var.Hangisi evlenmek?

Nahide gereksiz ve yersiz küçük bir kahkahadan sonra:

-Tabi ki Akın.Ekrem'in o taraklarda bezi yok.Daha zahmet edip yengesiyle bile tanışmadı.Düğüne gelmeye bile zor ikna etti abisi.

Merve okuduğu dergiden başını kaldırmadan,ağzının içinde söyleniyordu.

-Tabi canım,tanışmadı daha yengesiyle.Sanki kendi kendine de inandırmak istermiş gibi ''yenge'' kelimesini bastırarak söylemişti.En başından beri olayların bir numaralı şahidiydi Merve.Arkadaşına yardım etmiyor fakat,destek de olmuyordu.Ortada biyerlerde dolanıyordu işte.
Nahide ve Rose aralarında jest sosyetenin dedikodusunu yapmaya dalmışken,Sevil tüm zerafetiyle kabinden çıktı.Kesinlikle büyüleyiciydi.Üzerindeki sade bir gelinlikti ,fazla ayrıntısı yoktu..Duvağı ise bilerek takmamıştı.Bu onun kendi kendine verdiği bir sözdü.Hayattaki ideallerinin hepsinden tek tek vazgeçtiği şu dönemde, en azından kendisine verdiği bu sözü tutmak istiyordu.

Merve hızla yerinden kalktı ve arkadaşının yanına gitti.Elinden tutup kendi çevresinde döndürdü onu.

-S-Sevil sen çok güzel olmuşsın.Mükemmel..Mükemmeli nerdeyse fısıltıyla söylemişti.Sevil sadece gülümsemekle yetindi.Nahide ve Rose da aynı tepkileri vermişti.Böyle bir güzelliğe verilebilecek fazla tepki seçeneği yoktu zaten.Herkes hayranlıkla onu iltifatlara boğarken,içten içe kendi varlığına kırılıyordu Sevil.Keşke gerçek bir düğünün hazırlıkları olsaydı bunlar,keşke o da kendini bu kadar güzel bulabilseydi ,keşke o da mutlu olsaydı..Yada bütün bunları bırakıp gerçeğe dönelim;

Keşke Ekrem'le ikisinin olsaydı bu düğün.Böyle olunca diğer tüm ihtimaller ortadan kalkıyordu zaten.Keşke her şey küçük bir ''keşke'' den ibaret olmasaydı.Gözlerindeki hüznü silmek istermiş gibi kafasını iki yana sallayıp,derin bir nefes aldı Sevil.Bunları düşünmek için çok geçti artık.Keşkelere yer yoktu Sevil'in hayatında.''Ben'' sadece ''ben'' felsefesine dayanıyordu her şey.Bu zamana kadar herkesin yaptığı ama Sevil'in hiçbir zaman cesaret edemediği bencilliğe.Sadece kendisi vardı artık hayatında.Diğerleri mi? Onlar hiç olmadıkları kadar hiçler.

İKİ GÜN SONRA

Evet,gelelim o büyük güne.Kurtuluş ailesinin büyük oğlu Akın Kurtuluş sosyetenin pek tanımaığı,hatta hiç tanımadığı Sevil Egesoy'la hayatını birleştiriyor.Fazla gösterişli olmasın diye evi tercih ettiler.ev dediysem,zaten bir düğün salonundan büyük olan köşk misali bir evden bahsediyorum.Davetlilere bir göz atalım.Şirketin ortakları,sosyeteden hanımlar ve eşleri,bikaç ünlü oyuncu,nikah başladığında kapı dışarı edilecek olan gazeteciler.Ve ve ve...

-İŞTE O! Onur konuğumuz ,beklenen misafirimiz.Ekrem Kurtuluş.Siyah takımının içinde damattan bile daha fazla ilgi çekeceği kesin.Sarımsı saçları,mavi gözleriyle etrafı süzen Ekrem,eline tutuşturulan kadehin soğukluğuyla kendine geldi.

-Noldu? Güzel kız takılmadı kı radara?

Ekrem çarpık gülümsemesini yüzüne yerleştirip,elindeki kadehten küçük bir yudum aldı.

-Hepsi orta yaşlı teyzeler valla.Biliyosun pek ilgi alanıma girmiyorlar.Ortama bakılırsa yengemizin fazla arkadaşı yok sanırım.

Umut küçük bir kahkaha attı.Yeşil gözler,kumral teni ve karakteristik yüz hatlarıyla Ekrem'den aşağı kalır yanı yoktu.

-Kimle evleniyor abin? Haberin var mı?

-Yoo. Dedi umursamaz bir tavırla.Önündeki çerazlerden bitane alıp ağzına attı.Umut Ekrem'in bu haline gülümsedi.Salona göz gezdirirken ilerde,Umut'un deyimiyle bir ''taş'' farketti.En güzel gülümsemesini yüzüne yerleştirip,Ekrem'in omzuna dokundı hafifçe.

-Ben yengenin arkadaşlarından birini gördüm sanırım,sana kolay gelsin. Deyip kıza doğru ilerlemeye başladı.Ekrem dönüp bakmadı bile.Bu düğün zırvalığı çabucak bitmeli ve Amerika'ya geri dönmeliydi.Tabi bu ''zırvalık'' bittikten sonra dönebilecek gücü kendinde bulabilirse.


Gelin odasında sadec Sevil ve Merve vardı.Sevil boş boş aynaya bakarken,Merve onun saçlarını düzeltiyordu.Bu durumdan sıkıldığını belli etmek ister gibi yerinden kalktı Sevil.Saçlarına sadece düz fön çektirmiş ve açık bırakmıştı.Üzerine de yere kadar uzanan duvağını takmıştı.Merve elindeki tokaları bi kenara bırakıp,Sevil'in yüzünü ellerinin arasına aldı.

-Emin misin? Dedi fısıltıyla.

Sevil'in dudakları alayla kıvrıldı.Mervenin yüzündeki ellerini,ellerinin arasına alarak:

-Bu soru için çok geç değil mi? Merve'nin aksine sesi çok netti.Merve hiçbirsey demeden ellerini çekti.Sevil'de ne pişmanlık görüyordu,ne tereddüt.Ve evet bu soru için çok geçti.Kapının açılmasıyla ikisi de kendi düşüncelerinden uzaklaştılar.

-Akın seni bekliyor tatlım.

-Geliyorum.

Küçük ama hızlı adımlarla koridordan geçip,Akın'ın yanına geldi.Akın'ın koluna girerek gayet kendinden emin adımlarla merdivenleri çıkmaya başladı genç kadın.
Ah Akın,bu kadının gülüşünün,bakışının ve hatta aşkının bile yalan olduğunu bilseydi acaba hala böyle mutlu olabilir miydi?
Bu uyumlu(!) çift görkemli evin merdivenlerinden çıkıyor ve büyük salona geliyorlar.Herkesin gözü onların üstünde.Ama bir çift mavi göz diğerlerinden daha farklı bir anlamla bakıyor bu ikiliye.

Hayırdır Ekrem? Galiba müstakbel yengen bi yerden tanıdık geldi.Sevil de seni tanıyor galiba.Yoksa o küçük,kara gözlerini kollarındaki sanat harikasından çekip,senin gözlerine dikmezdi.Ama biz bu bakışları hiç beğenmedik Ekrem.Belki seni geçen yaza götürsek bu bakışların anlamını çözebilirsin,ve Sevil'in niye abinin kollarında olduğunu da.

En beğendiğiniz yeri yazarsanız sevinirim.

[b]


Sevil'in gelinliği:



Sevil'in duvağı:

Sevil'in, üzerinde doping etkisi yaratan,cezbedici haberi almasının ardından bir hafta geçmişti.Tüm iş dünyasının merakla beklediği düğüne sadece iki gün kalmıştı.Hazırlıklar tüm hızıyla devam ediyor,en ufak bir detay bile atlanmıyordu.Sonuçta Kurtuluşlara gelin gidecekti Sevil.Herkesin başarabileceği bir şey değildi.Yada yiyebileceği bir halt diyelim.Evet düğün hazırlıklarına dönecek olursak;
Bugün Sevil kendisi için özel olarak hazırlanan gelinliği deneyecekti.Tabii biricik arkadaşı Merve ve müstakbel kayınvalidesiyle beraber.Gelinliği denemek için Kurtuluş ailesinin özel terzisine gidiyorlar.Sevil gelinliği alıp kabine geçtiği sırada,tasarımcı Rose Nahide Hanım'ın kulağına eğilerek;

-Maşallah,gelin pek güzel olmak.Siz hiç merak etmemek,o mükemmel taşıyacak bu gelinliği.

-One ne şüphe.Maşallah ay parçası gibi.Bahtı da güzeldir inşallah.

(Rose hafifçe gülümsedi,biraz durduktan sonra:

-Senin iki çocuk var.Hangisi evlenmek?

Nahide gereksiz ve yersiz küçük bir kahkahadan sonra:

-Tabi ki Akın.Ekrem'in o taraklarda bezi yok.Daha zahmet edip yengesiyle bile tanışmadı.Düğüne gelmeye bile zor ikna etti abisi.

harika olmuş cnm

beğenmene sevindim canımm:)

Hayırdır Ekrem? Galiba müstakbel yengen bi yerden tanıdık geldi.Sevil de seni tanıyor galiba.Yoksa o küçük,kara gözlerini kollarındaki sanat harikasından çekip,senin gözlerine dikmezdi.Ama biz bu bakışları hiç beğenmedik Ekrem.Belki seni geçen yaza götürsek bu bakışların anlamını çözebilirsin,ve Sevil'in niye abinin kollarında olduğunu da.

ayrca bu kısmı da çok beğendim...

mükemmel olmuşş devam

muhteşem olmuş
en beğendiğim bölüm:İKİ GÜN SONRA

Evet,gelelim o büyük güne.Kurtuluş ailesinin büyük oğlu Akın Kurtuluş sosyetenin pek tanımaığı,hatta hiç tanımadığı Sevil Egesoy'la hayatını birleştiriyor.Fazla gösterişli olmasın diye evi tercih ettiler.ev dediysem,zaten bir düğün salonundan büyük olan köşk misali bir evden bahsediyorum.Davetlilere bir göz atalım.Şirketin ortakları,sosyeteden hanımlar ve eşleri,bikaç ünlü oyuncu,nikah başladığında kapı dışarı edilecek olan gazeteciler.Ve ve ve...

-İŞTE O! Onur konuğumuz ,beklenen misafirimiz.Ekrem Kurtuluş.Siyah takımının içinde damattan bile daha fazla ilgi çekeceği kesin.Sarımsı saçları,mavi gözleriyle etrafı süzen Ekrem,eline tutuşturulan kadehin soğukluğuyla kendine geldi.

-Noldu? Güzel kız takılmadı kı radara?

Ekrem çarpık gülümsemesini yüzüne yerleştirip,elindeki kadehten küçük bir yudum aldı.

-Hepsi orta yaşlı teyzeler valla.Biliyosun pek ilgi alanıma girmiyorlar.Ortama bakılırsa yengemizin fazla arkadaşı yok sanırım.

Umut küçük bir kahkaha attı.Yeşil gözler,kumral teni ve karakteristik yüz hatlarıyla Ekrem'den aşağı kalır yanı yoktu.

-Kimle evleniyor abin? Haberin var mı?

-Yoo. Dedi umursamaz bir tavırla.Önündeki çerazlerden bitane alıp ağzına attı.Umut Ekrem'in bu haline gülümsedi.Salona göz gezdirirken ilerde,Umut'un deyimiyle bir ''taş'' farketti.En güzel gülümsemesini yüzüne yerleştirip,Ekrem'in omzuna dokundı hafifçe.

-Ben yengenin arkadaşlarından birini gördüm sanırım,sana kolay gelsin. Deyip kıza doğru ilerlemeye başladı.Ekrem dönüp bakmadı bile.Bu düğün zırvalığı çabucak bitmeli ve Amerika'ya geri dönmeliydi.Tabi bu ''zırvalık'' bittikten sonra dönebilecek gücü kendinde bulabilirse.


Gelin odasında sadec Sevil ve Merve vardı.Sevil boş boş aynaya bakarken,Merve onun saçlarını düzeltiyordu.Bu durumdan sıkıldığını belli etmek ister gibi yerinden kalktı Sevil.Saçlarına sadece düz fön çektirmiş ve açık bırakmıştı.Üzerine de yere kadar uzanan duvağını takmıştı.Merve elindeki tokaları bi kenara bırakıp,Sevil'in yüzünü ellerinin arasına aldı.

-Emin misin? Dedi fısıltıyla.

Sevil'in dudakları alayla kıvrıldı.Mervenin yüzündeki ellerini,ellerinin arasına alarak:

-Bu soru için çok geç değil mi? Merve'nin aksine sesi çok netti.Merve hiçbirsey demeden ellerini çekti.Sevil'de ne pişmanlık görüyordu,ne tereddüt.Ve evet bu soru için çok geçti.Kapının açılmasıyla ikisi de kendi düşüncelerinden uzaklaştılar.

-Akın seni bekliyor tatlım.

-Geliyorum.

Küçük ama hızlı adımlarla koridordan geçip,Akın'ın yanına geldi.Akın'ın koluna girerek gayet kendinden emin adımlarla merdivenleri çıkmaya başladı genç kadın.
Ah Akın,bu kadının gülüşünün,bakışının ve hatta aşkının bile yalan olduğunu bilseydi acaba hala böyle mutlu olabilir miydi?
Bu uyumlu(!) çift görkemli evin merdivenlerinden çıkıyor ve büyük salona geliyorlar.Herkesin gözü onların üstünde.Ama bir çift mavi göz diğerlerinden daha farklı bir anlamla bakıyor bu ikiliye.

Hayırdır Ekrem? Galiba müstakbel yengen bi yerden tanıdık geldi.Sevil de seni tanıyor galiba.Yoksa o küçük,kara gözlerini kollarındaki sanat harikasından çekip,senin gözlerine dikmezdi.Ama biz bu bakışları hiç beğenmedik Ekrem.Belki seni geçen yaza götürsek bu bakışların anlamını çözebilirsin,ve Sevil'in niye abinin kollarında olduğunu da.

Süper olmuş devam xD

En kısa zamanda yazarım canım..Az yorum gelse de yine de yorum yapan var.En azından onlar için:)

çok beğendim süperdi canım devam

Hayırdır Ekrem? Galiba müstakbel yengen bi yerden tanıdık geldi.Sevil de seni tanıyor galiba.Yoksa o küçük,kara gözlerini kollarındaki sanat harikasından çekip,senin gözlerine dikmezdi.Ama biz bu bakışları hiç beğenmedik Ekrem.Belki seni geçen yaza götürsek bu bakışların anlamını çözebilirsin,ve Sevil'in niye abinin kollarında olduğunu da.

coook güsel olmuş cnm dewamm

Hayırdır Ekrem? Galiba müstakbel yengen bi yerden tanıdık geldi.Sevil de seni tanıyor galiba.Yoksa o küçük,kara gözlerini kollarındaki sanat harikasından çekip,senin gözlerine dikmezdi.Ama biz bu bakışları hiç beğenmedik Ekrem.Belki seni geçen yaza götürsek bu bakışların anlamını çözebilirsin,ve Sevil'in niye abinin kollarında olduğunu da.


supeeer olmus
devamini merakla bekliyorum

bencede bugün bir bölüm daha yaz cnm...

Harika olmuş devammmmm :D

bölüm süper olmuş hacı yb ne zaman gelir

gerçekten dört gözle bekliyoruz cnm
bugün yazsan bi bölüm...

ya çok güzel mükemmel ötesi