Hayat Güzeldir 20. Bölüm- "Ateş başı."Dila;
Annelik. Annelik nasil bir duygudur ki?. Küçükken anneme bir çok seyin nedenini sordugumda "anne olunca anlarsin" derdi. Peki ben anlayacakmiyim gerçekten? Karnimda ki bu küçük varligi yasatabilecek miyim? Peki ya o, babasiz yasayabilecek mi? Hayir hayir. Bu düsünceler oldukça saçma. Tamam, bebekler tatlilardir, bir yakinimin çocugu oldugunda severdim, oynardim. O kadar. Ama bu farkli.. Bu, bu benim çocugum. Benim bebegim. Buna hazirmiyim peki ? Hayir degilim. Zaten bu küçük seyin 'normal' bir hayati olamaz. Babasiz büyümenin, desteksiz yasamanin ben ne demek oldugunu biliyorum. Annemin beni tek basina büyütme çabalarina sahit tek kisiyim ben. Olmaz.. Olamaz böyle bir sey. Özür dilerim küçügüm, seni dünyaya getirip bu hayati vererek kötülük yapamam. En yakin zamanda kurtulacagim senden. Elimde ki iki çizgiyi isaret eden testi yan tarafimda duran çöp kutusuna atarak yüregimde ki tuhaf hisle birlikte salona gidip televizyon izlemeye basladim.
Ekrem;
Uyandigimda kollarimda melek gibi uyuyordu Sevil. Kokusunu içime çektikten sonra saate bakmak için yanimda ki telefonuma uzandim. '9:57'. Okula gitmek için tam 1 buçuk saatimiz vardi. Onu izlemek kadar keyif verici birsey olmamasina ragmen bu zevki bölmem gerektigi aklima geldi. Yanagina minik öpücükler kondurarak uyandirmak istiyordum. Ilk öpücügümde biraz kipirdadi, ikincisinde ise arkasini döndü. Bir-iki tane öpücükten sonra gözlerini aralamaya basladi.
E- Günaydin
S- Günaydin. Saat kaç?
E- On.
S- He. O zaman ben kahvalti hazirlayim.
E- Yardim?
S- Gerek yok canim. Sende giyin gel. Ben Kartal'i kaldiririm.
E- Tamam. (:
Bu konuda anlastigimiza göre ben rahatlatici bir dustan sonra okula gitmek üzere hazirlanmistim. Alt kata inip Kartal'a bir göz attim. Dalgin gözüküyordu.
E- Hayirdir?
K- Hi ?
Durumun ciddi oldugunu düsünüp salonda ki Kartal'in karsisinda duran tekli koltuga oturdum. Saskin bakislarimi ona yönlendirerek sorgulayan halime büründüm.
E- Neden dalginsin Kartal?
K- Yok bir sey abi.
E- Var var. Anlat bakalim.
K- Ya simdi..
Elinde ki telefonu sallayarak konusuyordu.
K- Merve.
E- Ay yine mi o?
K- Bu sefer farkli ya.
E- Ne dedi ?
K- Cok agir konustu. Ben onu uyutmusum, onun guruyla oynamisim falan.
E- Aman sindir geç ya. Sana kiz mi yok oglum? Beyza?
Birden o dalgin yüzüne kocaman bir gülümseme yerlesti.
K- Beyza doktor bir içim su yemin ediyorum
Kisa bir kahkaha attim.
E- N'oldu az önce Merve Merve diyordun? Beyza'yi duyunca ondan eser kalmadi.
K- Bilmiyorum ya. Tuhaf birsey..
Sevil'in neseli sesi bizi çagiriyordu. "Kahvalti hazirr." diye yanimiza geldi.
S- Ne kaynatiyorsunuz bakalim ?
E- Kartal'in aşk çıkmazından konusuyorduk hayatim.
K- Atiyor yenge ya, ne aski? Ben asik olmam!
S- Erken konusma Kartal efendiii
Biraz gülüstükten sonra Kartal'i ayaga kaldirdim. Artik sandalyeye gerek duymuyordu. Sadece koluna girdim, benden destek alabilmesi için. Bu kadar gelisme çok iyiydi, yakinda iyilesir düsüncesine kapilip kahvaltimi afiyetle yaptim. Yemegimiz bittiginde Sevil'e yardim ediyordum. Ayni zamandada konusuyorduk.
S- Kartal iyice iyilesti farkinda misin ?
E- Evet. Bu tedavi ona çok iyi geldi.
Elinde ki kirli tabaga bulasik makinesinde uygun bir yer bulduktan sonra bana çevirdi yüzünü.
S- Tedavi mi yoksa doktor mu iyi geldi?
Biraz kizgin gibiydi.
E- Sen hâlâ isinamadin Beyza doktora galiba?
S- Ay Ekrem açma bu konuyu rica ediyorum! Düsündükçe sinirlerim tepeme çikiyor!
Ellerimi polise teslim olan suçlu gibi havaya kaldirdim.
E- Kapadim, sustum.
Halime kisacik bir kahkaha atip konu degistirdi.
S- Saat kaç ? Okula geç kalmayalim.
E- Daha var da.. Sevil.
S- Efendim canim.
E- Ya 'o' oradaysa?
S- Kim?
E- Cahit.
S- Bizi rahat birakacagini söyledi. Dila'nin plani ise yaradi iste. Daha ne istiyorsun, ne düsünüyorsun. Yorma beynini bu gereksiz sorularla.
E- Of bilmiyorum iste. Seni bir daha kaybetmeye dayanamam. Hem, sen Dila'nin ne yaptigini biliyormusun?
S- Hayir. Ne yapmis?
Dila'nin uyguladigi plani en ince ayrintisina kadar, Dila'nin bana anlattigi sekilde eksiksiz Sevil'e anlattim. Agzi açik kalmisti.
S- Inanmiyorum!
E- Inan inan.
S- Nasil yapar böyle bir seyi?!
E- Bende ayni tepkiyi ona verdim. Bizim mutlulugumuz için yaptigini söyledi.
S- Bu kadari da biraz..
Lafini tamamlamak için atildim.
E- ..tuhaf.
S- Evet.
Isimizi bitirdikten sonra Kartal'a dikkatli olmasini tekrarlayip montlarimizi alip çiktik evden. Yolda yürürken eli elime çarpiyordu. Birden elini kendiminkiyle birlestirdim. Yüzünde ki mutlu gülümsemeyle bana bakti, bende ona. El ele girdik okulun kapisindan. Tanidik, tanimadik, neredeyse bütün okul bize bakiyordu. Muhtemelen ortada "Ekrem Cahit'in nisanlisini çalmış" tarzindan laflar dolasiyordur. Bunlari hiç aldirmamak belayi uzak tutmanin en etkili yolu olmali. Derste onun yaninda, tenefüste yine onun yanindaydim. Bir saniye bile yalniz birakmak istemiyordum onu. Ama fazla bogmakta istemedigimden onun fikrini almak istedim.
E- Sevil..
S- Söyle.
E- Ya hep senin yanindayim. Sıkılmıyorsun degil mi ? Yani belki arkadaşlarinla olmak istiyorsundur diye düsündüm..
S- Beni basindan atmaya mi çalışıyorsun sen.!
E- Ne alakasi var hayatim.
S- Tamam Ekrem tamam. Anladim ben seni. Gidebilirsin arkadaslarinin yanina, gözün kalmisti zaten!
E- Sevil saçmalama.
S- Saçmalamiyorum, gidebilirsin!
Sesim biraz yükselmisti. Bu bakislarin bize yönelmesine neden olmustu.
E- Neden hep tartışma yaratmaya çalışıyorsun?! Bol kavgali bir iliski mi yasamak istiyorsun? Bir gün bile huzur olmayan bir birliktelik mi istiyorsun?
S- Huzurunu bozuyorsam ben gideyim Ekrem bey.!
Ayaga kalkip çantasini koluna takti.
S- Merak etme bir daha açmam şu koca çenemi!
Hizla yanimdan uzaklasti. Lafi nereden nereye getirdi be.! Gereksiz tartışma diye buna derim ben. Sesli nefes verdikten sonra ayagima çarpan basketbol topunun sahibini aradi gözlerim. Cenk'ti.
Cenk- Ekrem, topla birlikte kendini de at.
E- Yok be oglum, hiç keyfim yok.
Cenk- Hadi be abi, nazlanma.
Cenk'in lafi üzerine ayaga kalkip basketbol maçlarinda onlara katildim. Takimlari bastan yapiyorduk. Bir sürü kiz toplanmisti sahanin etrafina, bu tür maçlarda hep olurdu böyle durumlar. Gözlerim Sevil'i aradi ama benim inatçi keçim gelmezdi, biliyorum. Cenk'le birlikte takimlari hazirlamaya basladik.
Cenk- Sen seç.
E- Tayfun.
Cenk- Tarik.
E- Yunus.
Cenk- Asaf.
E- Altan.
Cenk- Hamzaaaa.
Sesini kalinlastirmisti.
E- Yavas öküz!
Cenk- Pardon :D. Hadi devam.
E- Ilkay
Cenk- Kadir.
Cenk'in yanina gittim ve elimi uzattim.
E- Iyi olan kazansin.
Cenk- Rezil olmak istemiyorsan hiç baslama dostum.
E- Bu lafla kendini sorgulamalisin bence.
Cenk- Görecegiz.
E- Evet ;)
Aramizda bir hakem seçtikten sonra topu havaya firlatti. Ve iste maç baslamisti. Sahanin etrafina toplanmis olan seyircilerden sesler yükselmeye baslamisti bile. Oldukça popüler oldugum söylenebilirdi. Seyircilerin bir kismi "Ekrem, Ekrem" diye bagirirken, diger yarisi "Cenk, Cenk" diye bagiriyordu. Cenk'in yanlis hareketi üzerine topu elime geçirdim. Iki kere yerde sektirdikten sonra sirtimi topu almaya çalisan Kadir'e döndüm. Bu sekildede üç kere topu yere vurduktan sonra bacaklarimin arasindan firlattim topu, bu durum onun bacaklarindan topu kaçirmasina neden olmustu. Serbest biraktigim topa Ilkay el koyup benim potanin yanina yaklasmami bekledi. Tam bana pas verecekken Cenk kanguru gibi ziplayip elinden kaptigi gibi bizim potanin yanina sayi atmak için hizla kostu. Daha yüksege ziplayabilmek için bacaklarini tam bükmüsken kolum elinde duran topa büyük bir darbe indirdi. Yerde yuvarlanan top Tayfun'un ellerinden benim sevkatli kucagima kaydi. Hizli adimlarla potayi yaklasip iki sayilik top girdirdigimde seyirciler arasinda ki kizlarin çigliklari bütün Istanbul'da duyulmustur diye düsündüm. Birden "Ekrem, Ekrem" olan monoton slogan "Seni seviyoruz Ekrem" seklini aldi. Daha ritmik ve daha çok hosum giden bu slogan bütün maç boyunca bana eslik etmisti. Molada gözlerim yine Sevil'i aradi. Hâlâ yoktu. Galiba çok bozulmustu bana. Geriye kalan yariyida bitirdikten sonra galibiyetin verdigi havayla Cenk'in yanina gittim.
E- Noldu aslanim, maçin basinda ne diyordun, simdi su kizarimis suratin ne diyor bakalim?
Cen- Peh, senin ki acemi sansi Eko.
E- Tabi tabii.
Beraber güldükten sonra etrafimiza bir kaç kiz dolustu. Grup gittikçe büyüyordu. Cenk'te oldukça popülerdi, karizmasiyla ve basketbolcu yetenegiyle kizlarin gözdesiydi. Bir yerlere oturup terli suratlarimiza su firlattiktan sonra Sevil'in gönlünü alma planlari yapmaya basladim. Aklimda bir plan kurguladiktan sonra onu hayata geçirmek için okulu terk ettim. Bir magzaya ugrayip çadir, kömür, battaniye, iki yastik, atistirmalik yiyecekler, içecek ve bir koli su aldim. Hazir yemekler reyonuna girip iki çesitten iki tane aldim. Parayi ödedikten sonra arabaya yerlestirdim aldiklarimi. Telefonuma hizli bir sekilde davranip Dila'yi aradim.
D- Efendim Ekrem.
E- Naber Dila?
D- I-iyiyim.
E- Sesin tuhaf geliyor amaa.
D- Y-yok bir seyim Ekrem. Sen neden aramistin?
E- Ya benim bu gece çok önemli bir isim var. Müsaitsen bizde kalsana bu gece, Kartal'in yalniz kalmamasi için.
D- Tabi tabi. Bende zaten sıkılıyordum tek başıma evde.
E- Oldu tamam, tesekkür ediyor seni kocaman öpüyor artı seni feci çok seviyorum. Bye.
Cevap beklemeden konuşmamızı sonlandirmıştim. Hemen şehir dışında ki piknik alanına sürdüm arabayı. Ormanlik bir yerdi. Kolay bulabilecegimiz ama göz önünde olmayan bir yer bulduktan sonra çadiri kurdum. Ateş yakabilmek için bir kaç odun toplayip çadirin yanina yanmak üzere hazırladım. Cadirin içine battaniye ve iki yastik yerlestirdikten sonra çikip fermuari çektim. Saate bir göz atip Sevil'in çoktan çikip eve gitmesi gerektigini fark ettim. Arabaya tekrar atlayip eve ilerledim. Geldigimde kapiyi Dila açmisti.
E- Sevil geldi mi ?
D- Içeride.
Dila'nin durgun hali gözümden kaçmamisti.
E- Senin neyin var?
D- Bir sey yok, gerçekten.
Sevil geldi Dila'nin arkasindan.
E- He Sevil, bi gelsene.
S- Hayir.
E- A-a. Neden.?
S- Huzurun kaçmasin.
E- Sevil, lütfen.
S- Istemiyorum Ekrem.
E- Tamam bak, iki dakikalik bir gel sonra istersen tekrar gidersin.
S- Of tamam.
Ayakkabilarini o minik ayaklarina geçirip üzerine montunu alip çikti evden. Bende Dila'ya döndüm.
E- Seninle sonra konusacagiz küçük hanim.
D- Sensin küçük.
Gülüp evden çiktim. Sevil'de arabaya binince piknik alanina sürdüm. Yaklasik yarim saat sonra orada olmustuk.
S- Neresi burasi Ekrem?
E- Orman.
S- Bak zaten havada karardi, ne isimiz var burada.
E- Sen gel, görürsün birazdan.
S- Ekrem. Bir ayinin migdesinde yasamak o kadar romantik bir sey degil söyleyeyim.
Gülmemek için kendimi zor tuttum. En ciddi halime bürünerek devam ettim.
E- Burada ayi var midir ?
Sevil'i korkutmakti amacim. Ama o her zaman ki gibi lafi koymustu.
S- Sen varsin ya Ekrem.
Masum bakislarimi attiktan sonra ellerimi gözlerinin önüne koyup kapamalarini emrettim. Onu çedirin yanina getirdigimde çektim ellerimi. Saskindi.
S- Ekrem? Ne bu?
E- Cadir hayatim.
S- Sen deli misin ?!
E- Hosuna gitmedi mi?
S- Güzel düsünmüssün ama benim gönlümü böyle alamazsin!
Umutsuzca kendimi yere attim.
E- Biliyordum.
Halime aciyor gibiydi ama sesi hâlâ ciddiligini koruyordu.
S- Ben gidiyorum.
E- Iyi tamam git. Yolu bulabilirsen tabi.
Etrafina bakti, her yer agaçti. Bir kaç adim ilerledikten sonra kosarak yanima geldi.
S- Ya aslinda merak ettim su sürprizini.
E- Öyle mi?
Birden bir kurt sesi geldi. Buralarda olurdu böyle seyler ama benim seçtigim yerde kurt bulunmasi imkansizdi, nede olsa tellerle çevrilmis bir yerdi. Sevil birden bir çiglik atip yanima iyice sokulmustu. Kollariyla beni sarip ürkük sesiyle konustu.
S- Ekreeeem! Tamam tamam itiraf ediyorum. Korkuyorum.
Kahkaha attim.
S- Gülme!
E- Ama çok komik
S- Aman ya.
Bu sefer oda gülmüstü. Ayaga kalkip ateşi yaktiktan sonra hazir yemekleri çikardim.
E- Aciktin mi ?
S- Biraz..
E- Al bakalim.
Eline çatalida verdikten sonra bana tesekkür etti. Bir süre sonra yemeklerimizi bitirmistik. Ona iyice sokulmustum.
E- Üsümüssün.
Cadirda ki battaniyeyi alip Sevil'in omuzlarina yerlestirdim. Tekrar tesekkür etti. Tekrar dibine oturdum ve kafami onun kine yaklastirdim.
E- Ben çok özür dilerim. Öyle demek istememistim.
Sevil'de suratini bana çevirdi.
S- Bende biraz abarttim. Bütün bakislarla gerildim galiba.
Gülümsedim.
S- Bu arada, basketbolda çok yeteneklisin. Ha, etrafina kizlari toplamakta da.
Kafasini öbür tarafa çevirmisti.
E- Izledin demek. Kizlar geldi Sevil benim bir suçum yok. Bende zaten hemen uzaklastim.
S- Tamam tamam bir sey demedim.
O narin ellerini önümüzde duran atese uzatti. Isindiktan sonra bana çevirdi kafasini.
S- Cadirda olduguna göre bu gece burada kaliyoruz.
E- Evet. Basbasayiz askim.
S- Hmm..
Cok tatli gülmüstü. Bakislarimi ondan alamiyordum. Parmaklarimi çenesine yerletirip kafasini kaldirdim ve bana bakmasini sagladim. Kafami onunkine yaklastirdigimda dudaklarimiz bulusmustu. Öpüsmemiz hizlanmisti yine. Sevil'de karsilik verdiginden hiç geri çekilmek istemiyordum ama yine o hata geldi aklima. Geri çekildim, Sevil biraz hüzünlü bakti bana. Sanki geri çekilmemi istemiyormus gibi.
E- Sevil. Yapmak zorunda degilsin.
Biraz düsündü ve bir karar almis gibi en ciddi haliyle konustu.
S- Istiyorum Ekrem.
Suratimda istemesemde çok çapkinca bir gülümseme olustuguna emindim. Dudaklarimi Sevil'inkilere yavasça degdirerek ritmi onun hizlandirmasini bekliyordum. Iste bu. Yine siddetlenmistik. Nefes almak için ara verdigimizde Sevil'e konustum.
E- Içeride devam etmeye ne dersin?
Sevil hiç konusmadan gömlemigin yakasindan tutup beni çadirin içine çekti. Gömlegimin dügmelerini aceleyle açiyordu. Bende onun üzerindekileri çikariyordum. Iste o an gelmisti. Sevdigim kadin benim olmustu, sonsuz huzurun tadini almistim iste..
Bu da Cenk, önemli bir karakter degildi ama resim koymak istedim. (:
Ptsi Eyl. 02, 2024 11:15 pm
Cinsiyet
Mesaj Sayısı
Rep gücü
Kayıt tarihi
Kişisel İleti
Sevdiği Karekter
Konu: Geri: - Hayat Güzeldir 29. Bölüm. "Yalan Yanlis." Sf: 77. 
devamını merakla bekliyorum
Nerden
