süper olmuş devamm ;)

Ayçin ve Sevil karakola geldiler.
Ayçin: Anneee!
Nergis: Ohh, kızım! İyisin dimi, şükürler olsun!
Ayçin: Anne ben zaten iyiydim, senin kuruntuların yüzünden bi dünya insan şuraya toplandı. Şuraya bak!
Nergis: Kuruntu olur mu kızım? Sevil bana erkek merkek deyince hani ben de senin telefonuna erkek çıkınca… Şey ettim.
Ayçin: Ay sen Sevilin her dediğini niye ciddiye alıyosun ya?
Sevil kaşlarını çattı. Ekrem güldü. Sevil Ekreme ters ters baktı.
Sevil: Ne gülüyosun be! Her şey sizin yüzünüzden oldu zaten.
Ekrem: Biz ne yaptık be!
Sevil: Niye açıyosunuz size ait olmayan bi telefonu?
Cenker: Napalım, çok ısrarlı çalıyodu.
Ekrem: Hem tek hata bizde mi? Sen niye telefonu masada unutup gidiyosun? Senin yüzünden biz karakolluk olduk be!
Sevil: Yok ya! Her şeye maydanoz olan, her bulduğunuz telefonu açan siz… Hatalı olan biz!
Ekrem: Kızım sen benim sabrımı mı sınıyosun? Biz mi dedik telefonu dükkanda bırakın diye…
Ayçin: Ay tamam ya… Yine tutuştular kavgaya… Şişşt, baksanıza… Adınız her neyse? Hep ben ve Sevil yüzünden oldu, başınıza iş açtık. Çok özür dileriz.
Sevil: Ben dilemem valla…
Ekrem: Dileme sen zaten… Senin özrüne kalmadık!
Sevil ters ters bakıp başını çevirdi.
Nergis: Ay hanımlar, çok özür dilerim. Yani ana yüreği işte… Kızıma bişey oldu diye korktum.
Naile: Sizinki ana yüreği de bizimki değil mi hanım? Ben de oğlumu polisler götürdü diye korktum.
Hüsna: Yaa, benim küçük erkemim yapmaz demiştim ben.
Nisanur: Ay anne, ufalt da cebine sok! Üstelik hiç de öyle bişey demedin. Yol boyu, “Ah benim güzel oğlum, sen böyle bişeyi nasıl yaparsın!” diye sızlanıp durdun. :D
Hüsna: Sus kız! Ben oğlusuma hep güvenirim. Hem şu ne idüğü belirsiz kızlar için öyle bişeye bulaşmaz benim oğlusum.
Nergis: Ayıp oluyo ama… Benim kızım da, Sevil de çok güzel ve çok iyi kızlardır. Siz kendi oğullarınıza bakın. Kendilerinin olmayan bi telefonu açıyolarsa, pek akıllı olduklarını söyleyemem.
Naile: Hösst! Hanım sen bana baksana! Benim oğluma salak mı diyosun sen? Ne diyosun, gerizekalı mı diyosun?
Cenker: Anne, noluyo? Niye bağırıyosun avaz avaz?
Naile: Bu kadın sana salak dedi oğlum!
Cenker: (Kendi kendine) O kadın bana ne demedi ki!
Naile: Ben oğluma salak dedirtmem hanım!
Nergis: Ben de kızlarıma laf söyletmem. İkisi de çok akıllıdır.
Hüsna: Belli, her şey bunlar yüzünden geldi başımıza.
Ekrem: (Sevilin kulağına eğilip)Size diyo.
Sevil: Sussana sen!
Cenker: Anne, ikiniz bir oldunuz, bi kadının üzerine yürüyosunuz. Ayıp ama… Hem de karakolda.
Nisanur: Hadi gidelim anne, polisler bizimle mi uğraşıcak? Kavgayı da kesin artık.
Ayçin: Bi dakka, bizim ifade vermemiz lazım.
Polis geldi.
Polis: Evet, Ayçin ve Sevil hanginiz?
Ayçin-Sevil: Biziz.
Polis: Gelin, İfade vericeksiniz.
Kızlar ifade verdiler. Oğlanların böyle bir tacizde bulunmadıklarını, bi yanlış anlaşılma olduğunu ve bir şikayetlerinin olmadığını söyleyip çıktılar.
Nergis: Bitti mi işiniz kızım?
Ayçin: Evet anne.
Hüsna: Ne dediniz? Yalan ifade vermediniz dimi?
Sevil: Merak etmeyin, oğlunuz hakkında bi şikayetimiz olmadı. Kalbinize inmesin hemen!
Hüsna: Aa, edepsize bak! Benimle ne biçim konuşuyo.
Nisanur: Doğru diyo kız anne. Sen o küçük ekremine hak ettiğinden fazla değer biçiyosun. E haliyle şaşırıyo kız.
Hüsna: Sus kız, gevezelik etme.
Hepsi birden karakoldan çıktılar. Eve geldiler.
Ekrem: Dedecim vallaha öyle bişey olmadı. Ben hiç öyle şey yapar mıyım?
Nisanur: Yaparsın walla, beklenir senden. :D
Ekrem: Ya sen ne biçim bi muhalefetsin yaa? İnsan kardeşine destek çıkar dimi!
Hüsna: Babacım, bakın biz de gittik karakola. Kızlar öyle bişey olmadı dediler. Yanlış anlaşılma olmuş. O yılan dilli kadının lafları haricinde bi sorun yok.
Süleyman: Biliyorum. Ama ben şerefiyle, namusuyla, onuruyla yaşayan bir adamım. Mahallede rezil rüsva olduk. Sorumlusu da bu hayta!
Ekrem: Dedecim ben bişey yapmadım. O telefon çaldığında da konuşan Cenkoydu, şeyy, Cenkerdi. Bana kızamayın Allah aşkına…
Süleyman: Tamam tamam uzatma.
Ekrem içi rahat odasına çekildi. Sonra Sevili aradı.
Sevil: Alo?
Ekrem: Alo, Sevil sen misin?
Sevil: Benim… Siz kimsiniz?
Ekrem: Ekrem ben…
Sevil: Tanıyamadım.
Ekrem: O dükkandaki yakışıklı karizmatik çocuk… :D
Sevil: (Yüz ifadesi birden değişti.) Sen benim numaramı nerden buldun? Hem niye arıyosun sen beni? Bela mısın sen benim başıma?
Ekrem: Dur kızma hemen. Karakolda kaşla göz arasında Ayçinin telefonundan numaralarınızı aldım.
Sevil: Bi de marifetmiş gibi söylüyo. Deli misin sen ya!
Ekrem: Niye kızıyosun anlamadım ki! Benim sana kızmam lazım. Ben senin yüzünden dedeme ne diller döktüm, kendimi affettirene kadar canım çıktı.
Sevil: Anladım tamam ne güzel, benden ne istiyosun? Niye rahatsız ediyosun beni?
Ekrem: E bi özür borcun var bana…
Sevil: Hadi ya… Ben senin gibi bi gıcıktan hayatta özür dilemem.
Ekrem: Eh, ben de telefonla seni arayıp dururum. Usanmam.
Sevil: Sen hem usanmazsın, hem de utanmazsın. Deli midir nedir? Tüm hatalı ürünler de beni buluyo… :D
Ekrem: Ben miyim o hatalı ürün?
Sevil: Sensin tabi… Yok özür falan, rüyanda görürsün.
Telefonu kapattı. Ama Ekrem durmadı, aramaya devam etti. Bu sefer Sevil telefonunu aramaya kapattı.
Sevil telefonunu tekrar açtığında 6 mesaj gördü. “Kimden: Ekrem”
Sevil: Off, bela mıdır nedir?
“Neden açmıyosun?”
“Bi özür dilemeni istedik, çok mu zor?”
“Beni yıldırmaya çalışıyosun, çok beklersin.”
“Hadi, bekliyorum. Ara beni.”
“10 dk oldu. Niye aramıyosun?”
“Sen bilirsin. Ben pes etmem.”
Sevil: Bu çocuktan çekiceğim var yani…
Sevil Ekremi aradı.
Sevil: Ne istiyosun benden?
Ekrem: Biliyodum arıycağını...
Sevil: Uzatma, söyle hadi... Senin derdin ne?
Ekrem: Özür dilemeni istiyorum.
Sevil: Özür dilerim, oldu mu?
Ekrem: Olmadı.
Sevil: Daha ne istiyosun ya? Ayaklarına kapanmamı falan bekliyosan çok beklersin, söyliyim.
Ekrem: Yok, o kadar abartmıyalım dimi? Bi akşam dışarı çıkalım yeter.
Sevil: Ne ne ne? Sen kim oluyosun, benim neyim oluyosun da ben senle dışarı çıkıcam be! Hem de akşam! Ne münasebet, arkadaş bile değiliz.
Ekrem: E o kadar konuştuk, arkadaş sayılırız. Hem akşam buluşalım demem de bi artniyet arama. Ben gündüz çalışıyorum diye akşam buluşalım dedim.
Sevil: Sen dedin ya, ben de hemen gelicektim dimi! Allah Allah, sıyırmış mıdır nedir?
Sevil yüzüne kapattı.
Ekrem: Noluyo be! Yüzüme kapattı, ne sinir şey yaa! Konuşulmuyo bile kendisiyle...
Ekrem dayanamayıp yine aradı.
Sevil: Off, ne istiyosun gene? Senden kurtulamıycak mıyım?
Ekrem: Bi akşam buluşalım diyorum.
Sevil: Ben akşamları dışarı çıkmıyorum canım! Üstelik babam evde olduğu zaman hiç çıkmıyorum.
Ekrem: Bak cici kız, senden sadece bi akşam istiyorum, çok mu yaa...
Sevil: Napıcaksın bi akşam buluşursak?
Ekrem: Takılıcaz. Anlaşırız, kaynaşırız...
Sevil: Yaa, çok beklersin. Bak, nolur laftan anla. Beni bi daha rahatsız etme, lütfen yaa... Benim ders çalışmam gerekiyo. Sen bana engel oluyosun.
Ekrem: Ya bi akşam buluşalım dedim, amma da naz ettin.
Sevil: Naz falan diil, sen beni anlamıyosun. Babam varken dışarı çıkamam.
Ekrem: Yanında bi tane Barbi var ya, Ayçin... Ona gidiyorum diye çıkarsın evden.
Sevil: Ayçin... Tamam gelirim ama başbaşa değil, Ayçin de gelicek.
Ekrem: Oldu! Dedengilleri de çağır, hep beraber takılalım.
Sevil: Dedemlerden bahsettim mi ben? Walla Ayçin yoksa ben de yokum. Gözün yiyosa...
Ekrem: Off tamam yaa... Bari Cenkeri de çağırıyım da, kadın egemenliği dağılsın.
Sevil: Anlaştık, eğer senden kurtulucaksam kabul.
Ekrem: Tamam güzellik, sonra konuşuruz, bay bay!
İkisi de kapattı.
Sevil: Ay ne yapışkan şey yaa... Off! Ayçini arıyım da şundan bahsediyim.
[Telefon konuşması bi dahaki bölüm...]
[Dewamını yazıcam. Yorumlarınızı bekliyorum.]

süper ya koptum dvm :D

Çok güzeLdi
Dwmm :D

çok güzel olmuş yemekte ne yaşanıcak çok merak ediyorum devamını ne zaman yazarsın ?

Ahaha hakkat yapışkan ha :D Devam cnm

süper olmuş
dewamını ne zmn yazarsınn?

çok güzel olmuşş
devamını bekliyorum...

çok güzel ya devamı ne zaman :?:

süper süper süper dewam cnm :D

Harika, devamını bekliyoruz.. (:

harikka devamm ;)

süppersin cnmcımcımcım hede devammm ;) çalışıyorumda giremedim dün :D

çok gğzel olmuş devam

Sevil Ayçini aradı.
Sevil: Alo, Ayçin… Sana bişey söylicem.
Ayçin: Dinliyorum canım…
Sevil: Şu mavi gözlü çocuk var ya… Ekrem…
Ayçin: Haa… Boncuk gözü diyosun. Nolmuş Boncuk göze?
Sevil: Beni aradı.
Ayçin: Ooo… Numaranı hangi ara verdin çocuğa?
Sevil: İsteme cüretinde bulunmadan, saygısızca senin telefonundan almış numaralarımızı…
Ayçin: Benimkini de mi?
Sevil: Evet seninkini de…
Ayçin: Yapma yaa… E beni aramadı. Seni niye aradı ki?
Sevil: Ne biliyim canım! Yani özür dile falan dedi, onun için aramıştır.
Ayçin: Sırf özür dile diye mi aradı yani?
Sevil: Ayçin, bak yine başladın imalı imalı konuşmaya…
Ayçin: Üf neyse tamam. Ee, dewam et…
Sevil: Benden bi akşam dışarı çıkmamızı istedi.
Ayçin: Yaa? Ben demiştim işte, boşuna ima etmiyorum akıllım. Anlarım ben…
Sevil: Ya Ayçin abartma, yılışık bişey zaten…
Ayçin: Neyse neyse, ne cevap verdin?
Sevil: Önce kabul etmedim ama sonra kabul ettim.
Ayçin: İyi yapmışsın, öyle hemen he demek olmaz. Sen kızsın, kendini ağırdan satıcaksın.
Sevil: Ya saçmalama Ayçin, sürekli arayıp durdu. Mesaj falan attı. Ben de yakamdan düşsün diye kabul ettim.
Ayçin: Sürekli aradı, mesaj attı? E tamam işte, dediğim tuttu. Bak beni bi kez bile aramadı, seni defalarca aradı. Kusura bakma ama, bunun altında başka bişey ararım ben…
Sevil: Neyse ne canım! Gelelim asıl mevzuya?
Ayçin: Noldu? Ay anladım ben, sen şimdi dışarı çıkıcaksın ya… Nasıl giyinmen gerektiği hakkında sorular sorucaksın. Bak en başta söyliyim, biraz mini tarzında bi etek…
Sevil: Ayçin! Ya konu o değil! Başka bişey var.
Ayçin: Ne? Ne var?
Sevil: Sen de benimle geliyosun.
Ayçin: Saçmalama kızım, ne işim var? Çocuk seni baş başa dışarı davet etmiş, niye bekçin gibi peşinde dolanıcam yaa?
Sevil: Geliceksin Ayçin, ben napıcam çocukla baş başa?
Ayçin: Daha iyi ya… Yakından tanırsın. Belki kafa dengidir.
Sevil: Aman eksik kalsın onun kafası da denkliği de… Benim arkadaşa ihtiyacım yok. Hele onun gibi gıcık, çapkın ve havalı bi tiple hiç…
Ayçin: Önyargılısın Sevil…
Sevil: Evet önyargılıyım, var mı? Sen de geliceksin Ayçin, bak nolur… Beni onunla yalnız bırakma. Böyle bişey söyler, bardağı kafasında parçalarım falan…
Ayçin: Ay abartma be! İyi bi çocuğa benziyo.
Sevil: Ya bırak onu övmeyi de… Geliyo musun onu söyle? Bak yalnız olmazsın, Cenker de var.
Ayçin: Ne demek yalnız olmazsın Cenker de var? Bizi birbirimize yakıştırdın galiba…
Sevil: Evet, ne var? Kibar çocuk… O gün ayağına buz koymak istedi falan… Hem o Ekrem zibidisi gibi, “Sen beceremezsin, çekil ben koyucam.” gibisinden sinir bozucu laflar etmeden… Gayet de nazikti.
Ayçin: Evet, eli de çok hafifti. Buzu koyduğunda canım hiç acımamıştı.
Sevil: Yani?
Ayçin: Ne, “yani”? Ne varmış doğruyu söyledikse… Eli hafif dedik, bişey mi dedik?
Sevil: Neyse neyse, eteklerin tutuşmasın hemen… Ben arıyım da şu Ekrem midir, Kerem midir… Neyse artık…
Ayçin: Ekrem… Kısaca Boncuk göz…
Sevil: Sahiden çok kısaymış(!) Neyse, hadi kapatıyorum hayatım. Sonra konuşuruz.
Ayçin: Ara sen Ekremini, konuşucak şeyleriniz vardır…
Sevil: Öf Ayçin, elimde kalıcaksın! Görüşürüz!
İkisi de kapattı.
[Neyse, bu sahneleri uzatmıyoruz. Ertesi akşam, Sevil ailesine Ayçinlere gidiyorum diyor. Ayçin de aynı yalanı Sevil için söylüyor. Bunlar dışarıda buluşuyorlar.]
Ekrem: Oo… Teşrif edebilmenize sevindik!
Sevil: Ayçinin süsü püsü işte…
Ayçin: Birazcık sen de özen göstersen kendine… Hiç olmazsa dışarı çıkarken…
Sevil: Akşam akşam başlama yine Ayçin…
Ekrem: Neyse, ağız dalaşınız bittiyse gidelim.
Sevil: Nereye gidicez?
Ekrem: Walla doğruyu söylemek gerekirse ben annemin zuladan bişeyler kopardım ama artık ne ederse…
Cenker: Ben de harçlıklarımdan kalanıyla…
Ayçin: Ay ne güzel yaa… Hem dışarı davet ediyosunuz, hem de beş kuruş paranız yok.
Sevil: Aman önemli değil ya… Bi saat sonra gidicez zaten. Bi yerde bişeyler içip kalkalım.
Ekrem: Ama karnımız aç bizim…
Ayçin: Çok paran var ya… Bi de restoranda yiyelim istersen…
Ekrem: Napalım kızım, annemden bu kadar nasiplenebildim!
Cenker: Neyse yoruldum dikilmekten gidelim artık bi yere…
Ayçin: (Sevilin kulağına) Yok, vazgeçtim. Bunlardan bi cacık olmaz. Şimdi bunlar bizi dürümcüye falan götürmesin!
Sevil: Olur walla, ben severim dürüm!
Ekrem: Dürüm mü dediniz? E seviyosanız dürüm yiyelim.
Sevil: Bana uyar.
Ayçin: Ay ne kırosunuz yaa!
Sevil: Ayçin, bu lafın ucu bana da dokunuyo söyliyim.
Ayçin: Neyse ne, ben dürüm yemem.
Ekrem: Ne o sosyetik güzel? Beğenemedin mi?
Ayçin: Beğenemedim!
Cenker: Ya kızlar beğenmediyse gitmeyelim Eko.
Ekrem: Ya şu Barbi kılıklı kız pürüz çıkarmasa gidicez.
Ayçin: Buldum o zaman... Siz ikiniz baş başa dürümcüye gidin, ben de Cenkerle takılırım. Biz daha güzel şeyler yeriz.
Cenker: E süper olur!
Ekrem: Bana uyar.
Sevil: Bana uymaz. Beraber geldik, beraber takılıcaz.
Ekrem: Ya ne var kızım yaa? Sonra araşır, buluşur, beraber bi mekanda bişeyler içeriz.
Sevil: Ne gerek var?
Ekrem: Ben anladım, bu kız benimle başbaşa kalmak istemiyo. Merak etme Sevil, seni dürümün arasına sarıp yemem.
Cenker: Hadi ama yaa... Yoruldum.
Ekrem: Hadi Sevil ya...
Sevil: Off, tamam.
Ekrem&Sevil dürümcüde...
Ekrem: Çok sert görünüyosun ama aslında çok yumuşak bi kalbin var.
Sevil: Diyosun? Nerden biliyosun beyefendi? Kalp tomografimi mi çektin?
Ekrem: Yo, seni tanıdım. Biz aslında birbirimizi...
Sevil: Neyse, tamam uzatma. Yemek yerken konuşulmaz.
Ayçin&Cenker balıkçıda...
Ayçin: Biz aslında çok kafa dengiyiz. Yani senin de balık yemeyi tercih etmen ortak bi noktamız daha olduğunu gösterir.
Cenker: Aslında ben buraya daha çok senin yanında olabilmek için geldim.
Ayçin: Nası yani?
Cenker: Şeyy, hiç... Yani diyorum ki yalnız kalma diye geldim.
Ayçin: (Bozularak) Hı...
Cenker: (İçinden) Salak Cenker! Bi çuval inciri berbat ettin!
Ayçin: O zaman Ekremleri arayalım. Hani buluşucaktık ya...
Cenker: Tamam, nasıl istersen...
Cenker aradı.
Ekrem: Efendim Cenko?
Cenker: Hani buluşucaktık ya... İşte biz bitirdik yemeklerimizi...
Ekrem: Tamam. Durakta buluşuruz. Süper bi mekana gidiyoruz.
Cenker: Oğlum kızları bara falan götürmeye kalkma sakın!
Ekrem: Oğlum bi dur yaa! Çok eğlenicez. (Sessizce) Seville aramızdaki duvarı yıkmak için de vesile olur...
Cenker: Eh, öyle diyosan öyle olsun...
[Dewam edicek...]

güzel olmuş

Gerçekten süpeer (: Devam...

süper tatlım
dewam cicişşşşşş :D

Mükkemmel cnm dewamm

dvm sper :D

ayyy çok merak ettim nereye götürecek acaba ne aman yazarsın bu arada senaryon harika