Sevil Başımı kaldırıp baktım ve karşımda onu gördüm. Sıcacık gülümsemesiyle bana bakıyordu. Elindeki kahveyi bana uzattı. Ekrem: Al iç, için ısınır. Ben: Sağ ol. Yanıma oturdu. Ekrem: Şans işte, daha ilk çekimimizde başımıza gelene bak. Ben: (Hafifçe gülümsedim.) Benim suçum yok valla... Ekrem Sevil: Benim suçum yok valla... Çok sevimliydi bunu söylerken. Gülümseyişi çok tatlıydı. Ben: Yok canım, sende suç bulmuyorum zaten... Kahvesinden bir yudum aldı. Sevil: İlk sinema filmin mi? Ben: Evet, senin? Sevil: Daha önce bir filmde oynamıştım ama başrol değildi tabi... Bir süre sustuk. İşte en merak ettiğim soruya geldi sıra... Ben: Evli misin? Yüzük göremedim de... Sevil: Yok canım! Daha gencim ben... Ben: Erkek arkadaşın var mı? Sevil: Var. Bozuntuya verme Eko, sana yakışmaz. Hem sana kız mı yok! Esra: Sevil hanım, kostümünüz hazır. Hemen giyinin. Sevil: Kahve için sağ ol. Kalktı. Bir süre bekledik. Hazırlanıp gelmişti. Islık çalmamak elde değil... Bu kızın sevgilisi çok şanslı valla... Yönetmen: 3-2-1... Kayıt! Ben Koray'dım, o Esin... Yasak aşktı konu... Rolüm gereği Sevile sarıldım. Çok güzel, çok hoş bir koku, müthiş bir etki... Off! Delirdim ben iyice, kızın sevgilisi var! Napayım ama, kızın başka bir kimyası var arkadaş! =) Sevil Ona sarılmak güzeldi. Etkilenir gibi oldum. Bu yaptığım Güney'e haksızlıktı ama elimde değil... Zaten Güney'le aramız limoni şu anda. Yönetmen: Stop! Çok güzel... Mola verildi. Ekrem: Daha ilk sahnede yoruldum. Biraz dinlendik. 2. sahne çekilecekti. Ekrem ve dizide karısı olan oyuncu arkadaşın sahnesi... Ekrem Diğer rol arkadaşım Rüya'yla da birbirimize sarıldık ama aynı etki değildi maalesef... Rüya dizide benim karım rolünde. Off, ben kim, evlenmek kim?! Dizide aşık da oluyorum gerçi... Ben aşık olmayı beceremem bile... =) Gerçi büyük konuşmamak lazım, aşk bu, belli mi olur? Off, nerden geldik bu konuya? Sahneler çekildi. Çekim bitti. Sevil Yarım kalan uykuma devam ediyorum. Kafamı yastığa gömüyorum. Telefonumu da kapatıyorum. Nolur kimse uyandırmasın beni! İşte deliksiz bir uyku... Sabah... Sete gidiyorum gene, off, zor bir iş şu dizi film işleri... Sabahın kör vaktinde kahvaltı yapmadan... Neyse, sette atıştırırım bir şeyler... Arabama bindim. Hay aksi! Çalışmayacağı tutmuş! Neyse, bir taksi bulurum ümidiyle durağa kadar yürüdüm. Beklemeye koyuldum. Yağmurlu havalarda durakta beklemekten nefret ederim. Şans buymuş gibi bir de taksi geçmiyor! Uzaktan bir araba yaklaştı. Farlarının ışığı gözümü kamaştırdı. Ekrem Sevil bu, durakta bekliyor. Yanına yaklaşıp penceremi açtım, göz göze geldik. Üşümüş, yanakları al al olmuş. Beni görünce gülümsedi. Muzip bir ifadeyle ve yapma bir kibarlıkla onu arabama davet ettim. Ben: Güzel bayan, buyurmaz mısınız? Sizi gideceğiniz yere kadar bırakabilirim. Sevil de benim saçma muzipliğime eşlik etti. =) Sevil: Sağ olun, çok kibarsınız beyefendi ama sizi yolunuzdan alıkoymak istemem. Ben: Rica ederim, sizin gibi hoş bir bayanla yol almak benim için bir zevktir. Hiçbir şey söylemeden bindi. Yapma kibarlıklarımız nihayet son bulmuştu. Sevil: Seni Allah çıkardı karşıma, donucaktım. Ben: Arabana noldu? Sevil: Bozulacağı tuttu. Sabahın kör vaktinde nolduysa artık! Ben: Hımm, anlıyorum. Kurtarıcın ben oldum yani? Sevil Kurtarıcım... Kahramanım... Kahramanım sen oldun. Ya ne diyorum ben Allah aşkına! Ben: Öyle de denebilir. Neyse, artık sürsen diyorum. Sete gecikmeyelim. Ekremin gözleri parladı. Ekrem: Küçük bir kaçamak yapmaya ne dersin? Boş gözlerle baktım. Ekrem Boş gözlerle baktı. Off, kaçamak deyince şimdi yanlış anlayacak kız... Ben: Yani karnım zil çalıyor şu anda, enfes bir kahvaltıya ne dersin? Kabul etmesini ölesiye istiyordum. Sevil: Ne derim bilmem ama, hayır demiyeceğim kesin... Sevincimden uçacaktım. Sevil: E çekimler? Telefonumu çıkardım. Hınzır bir gülüş eşliğinde telefonumu aramalara kapattım. Ben: Ararlarsa, aradıkları numaraya ulaşılamaz, olur biter... Sevil de kapattı. Arabayı bir kahvaltı restoranının önüne sürdüm. İndik, bir masaya geçtik. Ben: Bize büyük birer kahvaltı tabağı... Çayını nasıl içersin? Sevil: Demli... Ben: İki demli çay... Kahvaltı tabaklarımızı bekliyorduk. Göz göze geldik. Sevil: Filmdeki karakterinden farklı mısın? Bu tepeden inme soruyu beklemiyordum. Zaten yarım yamalak sorulmuştu. Ne demek farklı mıyım? Ben: Ne gibi? Sevil: Aldatan erkek... İki kadın arasındaki erkek... Bir kadına aşık erkek... Neden sorduğunu anlamasam da cevap verdim. Ben: Şimdiye dek hiç ciddi ilişkim olmadı ki... Sevil: Ciddi misin? Yani hiç mi? Ben: Hiç... Çünkü hiç aşık olmadım. Sevil: Yani çapkın mısın? Ben: Kızlara ilgim var diyelim. Gözlerindeki buruk ifadenin neyi anlattığını sezmeye çalışırken kahvaltımız gelmişti. Sevil Kızlara ilgisi varmış, demek öyle... E zaten bir oyuncudan bu beklenir. Sağına dönse kız, soluna dönse kız! Aşktan da anlamaz! Zaten ne beklenirdi ki?! Off, bana noluyor? Ben ne bekleyecektim ki? Kafayı yedim galiba... Hayatında isterse on tane kız olsun, bana ne ki?! Diyemiyorum işte... Bana ne diyemiyorum. Bir şey var ki, önüne geçiyor. Başka kız denince hep farklı bir şeyler oluyor içimde. Daha iki gündür tanıdığım, bir gece önce yüzünü gördüğüm birine bu aşırı ilgi fazla değil mi? Ben her şeyi abartırım işte... Güney... O varken bir başkası olamaz. Olmamalı daha doğrusu. ... Kahvaltımızı yapıp arabaya bindik. İkimizde de tutukluk var, donuk bakışlar... Anlayamadığım bir his... Ekrem Kahvaltı boyunca hiç konuşmadık, arabada da... Sonra Sevil telefonunu açtı. Sevil: Sibel aramış. Ben: Beni de aramıştır o zaman... Sevil: Neyse ya, çok gecikmemişiz. Arayıp haber verelim. Ben: Boş ver ya, gerek yok. Beklesinler biraz. Sabahın köründe çekim yapılırsa böyle olur. Sevil: Güney de aramış. Güney mi?! Sevgilisi... Hayır, arama onu. Sevil Güney denen zibidiyi arıyor. Artık niye ona zibidi diyorsam! Ben de bilmiyorum. Kıskanıyorum onu galiba... Çok saçma ya! Ben bu kızı daha dün gördüm. Çok saçma! Sevil: Kusura bakma, şarjı bitmiş. Ya tamam Güney, abartmasan! Ben nerden bilicektim bittiğini? Tamam Güney, bana bağırma. Bana bağırma diyorum! Hoppalaaa!!! Ne bağırması ya? Böyle bir kıza psikopat sevgili!!! Olmamış ama! Sevil: Güney, tamam, sakinleşince konuşalım. Tamam! Kapattı. Ben: Bir problem mi var? Sevil: Yok ya, boş ver. Ben: Sana bağırdı mı? Ani bir sertlikle; Sevil: Sen beni mi dinliyorsun?! Ben: Ya pardon, kulak misafiri oldum. Sevil: Her kapı dinleyen de öyle der nedense! Beni dinlemeye ne hakkın var? Ben: Sen neden gerildin birdenbire? Sevil: Yok bir şey, nolucak ya?! Ben: Sana bir şey olmuş. Ateş püskürüyorsun! Sevil: Benden iyi mi biliceksin beni be! Olmamış dediysek olmamıştır! Ben: Tamam kızma, kırmak için söylemedim. Sevil: (Sesi titreyerek) Ne kırılıcam be! Senin iki lafına mı kırılıcam?! Ben: İyi değilsin, istersen duralım da hava al. Sevil: Ben iyiyim, sen sorgulamayı kesersen yatışırım! Ben: Özür dilerim. Noldu bu kıza ya? Sevgilisine psikopat dedik, bu kız ondan beter çıktı. Ruh hastası mıdır nedir?! Sevil Güney bana çok kötü bağırdı. Hep yaptığı şey... Bana hükmetmek, beni hesaba çekmek, bana kızmak, bağırmak! Başka birinin beni sorguya çekmesine katlanamazdım, Güneye bile katlanamıyordum. Beni zorluyordu, bitti desem öldürecekti sanki... Ekreme bağırdım, sırf sinirimden onu kırdım boşuna... Oysa bunlar Güneye olan öfkemden doğan saçma sözlerdi. Düşündükçe daha da ağırlaşıyor yüküm, omuzlarım çöküyor. Göz ucuyla Ekreme baktım. Nasıl kızmış bana... Haklı! Ekrem Birdenbire ağlamaya başladı. Ben: Sevil? Arabayı sağa çekip durdurdum. Ben: Sevil iyi misin? Sadece ağlıyordu Sevil. Sadece... Hiçbir şey söylemiyordu. Merakımdan delirecektim. Ben: Noldu Sevil, anlatsana! Elleriyle yüzünü kapattı, ağlamaya başladı. Koluna dokundum. Ben: Bana anlatmak istersen dinlerim Sevil... Bir anda kollarını boynuma doladı. Başı omzumdaydı. Hala içli içli ağlıyordu. Kalakaldım. Kollarımla sırtını sarmaladım. Susmadan ağlıyordu. Çok dolmuş, belli. İçim titredi. Ağlamasın, istedim ki ağlamasın. Kıyamadım. Elimle saçlarını okşadım. Sevil Çok kötüydüm, ağlamak istiyordum. İçimde biriktirdiğim bütün çöpleri dağıtmak istiyordum. Midem bulanıyordu. Ekrem teselli etti beni... Ona sarıldım. O da bana sarıldı. İlk kez onun kollarındayken güvende hissettim kendimi. Ellerini saçlarıma karıştırdı. Güneyin dokunuşundan alamadığım hazı aldım bu dokunuştan... Ekrem Biraz olsun hıçkırıkları dinmişti. Saçlarının kokusunu hissettim. Bambaşka bir histi.
çikolata.
Cinsiyet :
Mesaj Sayısı : 597
Rep gücü : 586
Kayıt tarihi : 02/09/10
Nerden : İST.......
Kişisel İleti : Aşkın gelişi, aklın
Sevdiği Karekter :
Konu: Geri: SEVDA SİNEMALARDA "12.BÖLÜM/SAYFA 64" Çarş. Ekim 20, 2010 2:45 am
Ptsi Eyl. 02, 2024 11:15 pm
Cinsiyet
Mesaj Sayısı
Rep gücü
Kayıt tarihi
Nerden
Kişisel İleti
Sevdiği Karekter
Konu: Geri: SEVDA SİNEMALARDA "12.BÖLÜM/SAYFA 64" 
