çok güzel olmuş ya devam

Sevil: Olmaz yaa, buna hakları yok!
Ayçin: Evet yaa, yürü Sevil!
Ekrem: Kızlar nereye?
Sevil: Rektörlük'le hesaplaşmaya...
Kızlar bir koşu Rektörlük binasının önüne geldiler. Neşet hoca kapının önündeydi.
Neşet: Kızlar?
Sevil: Hocam...
Neşet: Napıyosunuz burda?
Ayçin: Bi mesele vardı da, onu halletmeye geldik.
Neşet: Kötü bişey mi var?
Sevil: Felaket var desek yeterince açıklama yapmış olur muyuz?
Neşet: Allah Allah! Noldu?
Ayçin: Bursumuz kesilmiş.
Neşet: Bursunuz mu kesilmiş? Niye?
Sevil: Bi bilebilsek...
Neşet: Kızlar bursunuzun kesilmesi için ya okul kurallarına aykırı bi davranış yapmış olucaksınız, ya da...
Sevil: Ya da baba parası olan iki kız gelip sizin burs bağlantınızı kestiricek.
Ayçin: Evet hocam, aynen Sevilin dediği gibi...
Neşet: Ne diyosunuz kızlar siz? Kimlerden bahsediyosunuz?
Ayçin: Moda Tasarımı Bölümü'nde okuyan İpek ve Leyla'dan... Belki tanıyosunuzdur, babalarının ortak bi şirketler zinciri var.
Neşet: Evet evet, biliyorum.
Sevil: İşte onlar... Aramızdaki ufak bi anlaşmazlığı bu kadar büyütebiliceklerini tahmin etmezdik.
Neşet: Ama böyle bişey söz konusu olamaz. Siz durun kızlar, ben hallederim.
Ayçin: Hocam, Rektörlükle başınız belaya girmesin.
Neşet: Bırakın ben hallediyim.
İçeri girdi.
Neşet: İyi günler Yavuz bey...
Yavuz: Oo, Neşet hocam... Nasılsınız?
Neşet: Pek iyi değilim. Ama siz çok iyi görünüyosunuz.
Yavuz: İyiyim tabi...
Neşet: Yaa, insanın cebine hakettiğinden fazla para girerse keyfi yerine gelir!
Yavuz: Anlamadım?
Neşet: Rüşvet diyorum, bursların kesilmesi diyorum. O çok övdüğünüz misyonunuz diyorum.
Yavuz: Açık konuşsanıza Neşet hoca, ne demeye getiriyosunuz lafı?
Neşet: Rüşvet karşılığında alnının teriyle burs kazanan öğrencilerin bursunu kesmek de ne demek oluyo?
Yavuz: Aa, ne diyosunuz hocam siz? Kulağınıza yanlış bilgi gelmiş.
Neşet: Ayçin... Sevil... Leyla... İpek... Tanıyosunuz dimi bu öğrencileri?
Yavuz: Hocam bakın...
Neşet: Bakın Yavuz bey, bana bu okulda Dehşet Neşet derler. Tanımadığınız kimliğimle tanışmaya çok heveslisiniz anladığım kadarıyla...
Yavuz: Nasıl bi üslup bu? Bu ne saygısızlık? Siz ne hakla beni tehdit edersiniz?
Neşet: Peki siz ne hakla rüşvet kabul edersiniz? Siz ne hakla adalet kanunlarını aşarsınız? Bakın Yavuz bey, sizi tehdit etmiyorum. Sizi uyarıyorum. Uyarılarımı dikkate almazsanız, bu iş mahkemeye kadar gider. Burs meselesi bugün hallolucak.
Yavuz: Bunu siz söylemeseniz de yapıcaktım.
Neşet: Kesin yapardınız(!) Fazla uzatmıycam, bu işi halledin. Yoksa...
Yavuz: Yoksa?
Neşet: Dehşet Neşet'in kim olduğunu görüceksiniz.
Dışarı çıktı.
Sevil: Hocam?
Neşet: Tamam kızlar, bu işi hallolmuş bilin.
Ayçin: Nasıl yani? Şimdi biz eğitimimize burslu bi şekilde dewam edebilicek miyiz?
Neşet: Evet, içiniz rahat olsun.
Sevil-Ayçin: Çok sağ olun hocam, hakkınızı ödeyemeyiz.
Neşet: Tamam tamam, beni işlerimden alıkoymayın. Derse gidin. İyi günler...
******
Ekrem: Naptınız kızlar? Hallettiniz mi?
Ayçin: Neşet hoca bizim yerimize halletti zaten...
Cenker: Nasıl? O mu yardım etti size?
Sevil: Aynen öyle Cenkercim... Artık bi sıkıntımız kalmadı.
Ayçin: Hadi Sevil, derse geç kalmayalım.
Ders çıkışı...
Sevil ve Ekrem kantinde karşılaştı.
Sevil: (Ekreme bir zarf uzattı.)
Ekrem: Bu ne kız? Yoksa bana aşk mektubu mu yazdın? :D
Sevil: Öff, ne diyosun sen be! Al da bunu o sevgilim diye koluna taktığın biblo suratlı kıza ver!
Ekrem: Haa... Ben de bana aşk mektubu yazdın sandım bir anda... (Sevil ters ters baktı.) Ne bu? Bunu niye ona ben veriyorum? Sen git, suratına şak diye fırlat!
Sevil: Birincisi onlarla muhatap olmak istemiyorum, ikincisi bu mektubu sevgilisinin elinden alması onu biraz telkin eder.
Ekrem: Ne tuhaf yaa!
Sevil: Neymiş tuhaf olan?
Ekrem: Sen onu benim sevgilim sanıyosun, o da seni benim sevgilim sanıyo. Ama ikiniz de sevgilim değilsiniz.
Sevil: Nasıl? Sen onunla sevgili değil misin?
Ekrem: Yoo, değilim. Bitti kızım o iş! Ben de onu eskisi gibi sevmiyorum zaten. Boşum yani... Hayatımda bi kız yok. No girl friend! Yok yani...
Sevil: Tamam be! Napalım yani?
Ekrem: Hayır, bi sevgiliye ihtiyacın olursa burdayım diye dedim.
Sevil: Sen ne dediğini duyuyo musun?
Ekrem: Ya ne dedik? Eğer yine birine numaracaktan yalancıktan şakacıktan bi sevgili yapmak istersen boşum diyorum. Koftiden yani!
Sevil: Of, bırak Allah aşkına! Bi daha böyle bi saçmalık yaparsam iki olsun!
******
Ayçin: Cenkeeer...
Cenker: Ayçin...
Ayçin: (Zarfı uzattı.) Şunu alır mısın?
Cenker: Ne ki bu?
Ayçin: İpek'in bana verdiği zarf... Bunu ona sen ver. Yüzünü bile görmek istemiyorum.
Cenker: Tamam da, ben ne alaka?
Ayçin: Sen bi alaka değil... Sen sevgilisisin diye verdim.
Cenker: Sevgilisi miyim? Yoo, değilim.
Ayçin: Değil misin?
Cenker: Yoo, değilim. Ona aşık değilim. Yani... Önceden de değilmişim. Bunu farkettim.
Ayçin: Önceden de değil miymişsin?
Cenker: Değilmişim. Yani şimdi yaşadığım aşksa, o zaman değilmişim.
Ayçin: Aşksa derken?
Cenker: Aşksa derken? Bişey değil... Yok bişey... Yani... Neyse, görüşürüz.
Gitti.
Ayçin: Ayy, saf yaa!
[Dewam edecek... Bi dahaki bölümde zaman aşımı olmasını düşünüyorum.]
[Yorumlar pleasee...?**]

yine süper cnm dewam..

süper ya halledildi burs mevzusu devm

dewam cnm

çok güzel devam yaaaaaaaaaaaa

devam cnm çok güzel olmuş

Devamm harika olmuş..

...3 AY SONRA...
Dört gencimizin de ikinci seneleri bitmişti, hepsi mezun olmuştu. Gitar konseri verilmiş, Ekrem ve Cenker paraları toplamıştı. Beraber dışarıda oturuyorlardı.
Ekrem: Biz size bişey söylicez kızlar...
Cenker: Ama hemen ters tepki vermiceksiniz...
Sevil: Çabuk söyleseniz...
Ekrem: Biz tatile gidicez.
Sevil: E ne güzel, size iyi tatiller o zaman... Biz napalım?
Ayçin: Ay evet, bizi buraya nispet olsun diye mi çağırdınız?
Cenker: Biz tatile yalnız gitmek istemiyoruz.
Sevil: Ee?
Ekrem: (İçinden) Bismillahirrahmanirrahim... :D (Kızlara dönerek) Siz de gelsenize...
Ayçin: Nee, inanmıyorum!
Sevil: Ben de inanmıyorum!
Ekrem: Lan Cenko, şehadet getir, bu kızlar şimdi bizi yanlış anlıycak, kıtır kıtır kesicek...
Ayçin: Ay bu süper bişeyy!
Sevil: Nee?
Ekrem-Cenker: Nee?
Ekrem: Nasıl yani, kızmadın mı?
Ayçin: Kızıcak ne var ki?
Sevil: Ne demek kızıcak ne var? Biz niye sizinle tatile gelicekmişiz ki?
Cenker: Beraber tatil yaparız, eğleniriz.
Sevil: Asla olmaz!
Ekrem: Ya niye böyle peşin hüküm veriyosun? Bak Ayçin gelmek istedi...
Ayçin: Ben gelirim valla, kusura bakma Sevil ama, ben tatilimi annemin yanında çıraklık yaparak geçirmek istemiyorum!
Sevil: Sen git o zaman Ayçin... Ben gelmiyorum. Böyle bişeyi nasıl teklif edersiniz?
Ekrem: Ne demişiz ki yaa? Sizin için dedik...
Sevil: Ne münasebet! İki kız iki erkek tatil yapıcaz...
Ekrem: Tatile gidicez dedik, aynı odada kalıcaz demedik.
Cenker: Evet, hem denize gireriz...
Ekrem: Sonra böyle her gece plaj partilerine falan gideriz... Dans, müzik, eğlence, kızlar falan...
Ayçin: Ay düşünmesi bile zevkli...
Sevil: Ayçincim pardon ama sen nasıl gitmeyi düşünüyosun bu tatile? Annenler buna nasıl izin vericekler?
Ayçin: E okul götürüyo diycem.
Ekrem: Bak akıllı kızın hali bi başka oluyo... :D
Sevil: (Ekremi ima ederek) Evet, akılsızları da görüyoruz...
Ekrem: Ya arkadaşlar, biz bu Sevili götürmeyelim yaa... Tatilimizi zehir eder vallaha...
Sevil: Çağırsan da gelmem zaten...
Ayçin: İyi de nasıl olucak ki o? Ben bi kız, siz iki erkek... Of Sevil sen de gel nolur yaa?!
Sevil: Ama...
Ekrem: Ama ne? Sen hayattan tad almayı biliyorum demez miydin? İspatla işte bize... Gidelim, eğlenelim, kötü bi niyetimiz yok, vallaha...
Sevil: (Kaşlarını çatarak) Hele bi olsun!
Ekrem: Şu tipe bak! Olucağı varsa da daha olmaz zaten... :D
Hepsi beraber tezahürata başladı: "Haydi Sevil, haydi Sevil, haydii! Tam zamanı, tam zamanı, şimdiii!"
Sevil: Ööf, kesin be! Tamam...
Ekrem: Anammm! Kabul etti, vallaha kabul etti! :D
Ayçin: Ne o, çok sevindin bakıyorum?
Ekrem: Ben şey ya... Haha... Ben Sevili ikna ettik diye ya... Hani bu çok inatçı ya... O yüzden, başka bi şey diil yani, zaten nolcak ki? Dimii?
Cenker: Evet evet, kesin öyledir.
Ayçin: O zaman dağılalım, ailelerimizi ikna etme operasyonu başlasın!
Ayçinin evi...
Ayçin: Pek muhterem aile bireylerim... Saygıdeğer babacığım, saygıdeğer anneciğim...
Nergis: Yine ne yumurtlıycaksın söyle bakıyım... :D
Ayçin: Okulumuzda bi tatil programı var, ücretsiz...
Nergis: Eee?
Ayçin: Ben o tatile gitmek istiyorum.
Melih: Bi de tatil çıktı başımıza!
Nergis: Ücretsiz mi? Niye böyle bişey yapıyolarmış?
Ayçin: Annecim anlasana, hem öğrenci çekmek için etkinlik yapıyolar, hem de reklamlarını yapıyolar. Özel üniversite ya şimdi...
Melih: Aklıma yatmadı benim, kim kim gidiliyo bu tatile?
Ayçin: İşte hocalarımız, arkadaşlarımız falan...
Nergis: Nerde bu tatil yeri?
Ayçin: Henüz belli değil ama çok uzak olmıycakmış.
Melih: Ben güvenemem ki öyle hocalara mocalara...
Nergis: hem sen bu tatilde bana yardımcı olucaksın, kaçmak yok!
Ayçin: Ya sayın ebeveynlerim, kızınız artık 20 yaşında... Ona biraz güvenin. Nolur yaa, nolur, nolur, nolur!
Melih: Bilmem ki, napsak hanım?
Nergis: Olmaz, tanımadığımız insanların arasında... İti var, kopuğu var!
Ayçin: Sevil var, yakından tanıdığınız ve sonsuz güvenebileceğiniz Neşet hoca var... Hadi ama...
Melih: Bakma bana, şu inatçı ananı ikna et...
Nergis: Eeh, ne halin varsa gör be kızım! Anacığını bırak git.
Ayçin: Sağ olun canlarımm, canlarım...
Hepsi ailelerini ikna etmiş, yola çıkmaktaydı.
Ekrem: Lan, bize yan yana koltuk vermişler Cenko... Ya ben Seville otursaydım keşke...
Cenker: Olamaz ya, ben Ayçinle oturmak istiyodum.
Sevil: Oh, Allah'a şükür bana Ekremin yanını vermediler yaa... Hiç çekilir cinsten değil!
Ayçin: Sen de çekilir cinsten değilsin... Aslında Cenkerle otursaydım...
Sevil: Ne dedin? Duyamadım...
Ayçin: Şey dedim, Ekrem Cenkerle oturuyo dedim.
Yol böyle iyi kötü geçti. Otele geldiler.
Ekrem: Biz iki tane oda istiyoruz, iki kişilik olsun.
Görevli: Rezervasyonunuz var mıydı?
Ekrem: Yoo...
Görevli: Üzgünüz, yapabiliceğimiz bişey yok...
Ekrem: Anaamm! Kaldık mı dışarda? (Kıza dönerek) Şişşt, fıstık, yap bi güzellik!
Görevli: Anlamadım?
Sevil: Arkadaşımız bizim için yapabileceğiniz başka bişey yok mu demek istedi...
Görevli: Aslında bi tane oda var. İki kişilik...
Sevil: Nee?

2 kişilik :D
kabul etsinler yaaa
1yatakta kızlar bi yatakta erkekler yatar
eğer tek yatak varsaa daaaaa :D eko ve cenko yerde :D
,süper olur yaaa aynı odadaaaa :D

güzel yazıosun gerçekten eğlenceli bi senaryo...çok beğendim

süper olmuş ya dewamm

çok muhteşem olmuş devamm :D

spr dewam..

yb ne zmn?

cnm çok güzel olmuş devam devam :D

Sevil: Nee?
Ayçin: Bi dakka bi dakka... Şimdi koskoca otelde başka oda yok mu?
Görevli: Rezervasyon yapmalıydınız hanımefendi...
Sevil: Yine başımıza iş açtınız. Ben dedim, gelmeyelim dedim.
Ekrem: Of kızım, yine başlama yaa! Buluruz bi yolunu...
Cenker: Nasıl bulucaz?
Ekrem: Hanımefendi, biz çok yağlı müşterileriz. Bizi kaçırırsanız üzülürsünüz.
Sevil: Of salak! Kıza söylediği şeye bak! Böyle mi bulucaksın yolunu?
Görevli: Hanımlar, beyler! Lütfen sakin olun. İsterseniz size iki kişilik oda verelim. Sevgili veya nişanlı falansanız...
Sevil: Hayır...
Ekrem: Evet! Evet, biz şeyiz... Sevgiliyiz. Bize bi oda verebilirsiniz.
Sevil: Ne diyo bu yaa?
Ekrem: Kızım başka yol mu var?
Ayçin: Ne yani? Aynı odada mı yatıcaz?
Cenker: Ama Ekrem...
Ekrem: Oğlum sus yaa! Başka bi fikri olan?
Hiç kimseden ses çıkmadı.
Ekrem: O zaman? (Görevli kıza dönerek) Evet, biz anahtarı rica edelim.
Anahtarı aldılar. Odaya geldiler.
Sevil: Rezalet ya! Bizi getirdiğiniz yere bak... Oda yok! Aynı odada kalıyoruz. Ben buraya gelmeyi zor kabul ettim, ne demek aynı odada kalmak yaa?
Ekrem: Valla başka şansımız yoktu. Yoksa meraklısı değilim senle aynı odada kalmanın...
Sevil: Ben çok meraklısıyım, ölüp bitiyorum!
Ayçin: Yatak iki kişilikmiş. Sevil senle ben burda yatarız.
Sevil: Evet...
Ekrem: Pışıkk! Siz çok akıllısınız galiba...
Sevil: Ne diyosun sen be!
Ekrem: Yatağı size kaptırmam diyorum.
Ayçin: Oğlum gitsene işine! Burda biz yatıcaz, bizi yerde yatırıcak haliniz yok heralde...
Cenker: Tamam, ben de şu kanepede kıvrılır yatarım.
Ekrem: Afferin Cenko, hemen sat bizi! Afferin... Ben nerde yatıcam?
Sevil: O senin biliceğin iş...
Ekrem: Neyse, şu battaniyeyi alıyım da yerde yatıyım o zaman...
Sevil: Yok ya! Battaniyeyi vermem!
Ekrem: Ne diyosun kızım sen yaa? Sen evde kuş tüyü yatakta mı yatıyosun?:D
Sevil: Ben öyle iki oğlanın yanında sereserpe yatamam canım! Battaniyeyi üstüme alıcam.
Ekrem: Ben dedim, ben Sevili almayalım dedim. Dinlemediniz ki!
Ayçin: Bak ne diyorum Ekrem... Sen küvette yatsana... :D
Ekrem: Anamm! Ne diyosun kızım sen? Ben bu hallere düşücek adam mıydım, kaldım yataksız döşeksiz... :D
Sevil: Evet ya, süper fikir! Zaten seninle aynı odada yatmak istemiyorum. Arada kapı olması iyi olur.
Ekrem: Of Allahım! Fatmagül'ün suçu ne bilmiyorum ama benim suçum ne yaa? :D
Sevil: Ee, napalım? Yersen...
Ekrem: Yemem canım!
Sevil: Sen bilirsin, yerde yat!
Ekrem bir süre düşündü. Sonra mecbur kabul etti.
Ekrem: Hadi size iyi geceler... Sana değil Sevil, gece kabuslar gör e mi! :D
Sevil: Git yat be! Manyak...
Hepsi uyudular.
Ertesi gün Cenker uyandığında Ayçini oje sürerken gördü.
Cenker: Günaydın...
Ayçin: Günaydın...
Cenker: Kimse uyanmadı mı?
Ayçin: Yok...
Cenker: Sen nerde giyindin?
Ayçin: Şurdaki kabinde... Sen de giyin istersen, kahvaltıya inelim.
Cenker: Olur.
Cenker de giyinince kahvaltıya indiler.
Hiçbiri konuşmadı.
Ayçin: Omlet de güzelmiş...
Cenker: Hıı...
Ayçin: Acaba burda böyle kozmetik dükkan falan var mıdır?
Cenker: Bilmem...
Ayçin: Burda kaç gün kalıcaz?
Cenker: Bilmem, hiç düşünmedim.
Ayçin: Sen hiç konuşmaz mısın? Hep böyle kaçamak cevaplar mı verirsin?
Cenker: Been? Yoo...
Ayçin: E anlayamadım ben seni... Bi konuşuyosun, bi susuyosun. Çok garipsin sen...
Cenker: Ee... İstersen kahvaltıdan sonra dışarı çıkıp kozmetik dükkan falan var mı diye bi bakarız.
Ayçin: Hah! İşte şöyle... Aş kendini!
Güldüler.
Sevil uyandı, baktı ki kimse yok. Ekremin banyoda olduğunu unutup banyoya girdi. Elini yüzünü yıkadı. Sonra Ekremi gördü, uyuyordu. Yanına yaklaştı, eğildi, bir süre izledi. Ekrem hafifçe gözlerini açtı. Sevili karşısında görünce gülümsedi. Sevil kendini geri çekti ki, o sırada Ekrem Sevili bileğinden tutup kendine çekti.
Ekrem: Gördüm seni...
Sevil: Ne? Ne gördün?
Ekrem: Beni izliyodun.
Sevil: Ne alakası var?
Ekrem: Gördüm...
Sevil: Ya niye sana bakıyım ben yaa?
Ekrem: Ben de aynı soruyu sorucaktım.
Sevili kendine çekti. O sırada su açıldı, banyonun içi su doldu. İkisinin de üzeri ıslandı.
Sevil: Off, naptın sen yaa?
Ekrem parmağıyla, Sevilin alnına yapışan ıslak saçlarını geriye itti.
Ekrem: Islanınca daha güzel oluyomuşsun!
Sevil: Napıyosun! Çek elini!
Hışımla kendini geri çekti. Ekrem de ayağa kalktı.
Ekrem: Ya dur!
Sevil banyonun kapısını açmaya çalıştı. Hay Allah! Açılmadı.
Sevil: Noluyo yaa? Açılsana! Açıl dedim bee!
Ekrem: Açılmıyo mu?
Sevil: Yok, açılmıyo. Kilidi falan mı boşaldı acaba? Açılsana yaa!
Ekrem: Kızım napıyosun sen? Bu böyle "Açıl susam açıl!" deyince açılır mı?
Sevil: Off, olamaz! Açılmıyo iştee... Ayçiin, Cenkeer, içerde misiniz, ses verin! Off, yoklar, gelmemişler...
Ekrem: (Sevile dönerek ve gıcık gıcık gülerek) Eveet, kaldık baş başa! :D

süpeer ya devamı ne zmn????

çokk süpper olmuş yha nolur dvm ett ne zman yazcann))

SPR CNM DEWAM

mükemmel ötesi olmuş canım. devamını ne zaman yazarsın? çok merak ediyorum. bugün ekler misin?