Sevil: Se-sen nerden biliyosun bu şiiri? Ekrem: Demiştim ezbere biliyorum diye… Sevil: Bu kadarını beklememiştim, peki nasıl ezberledin? Önüne kitap alıp ezber yapıcak birine de benzemiyosun! Ekrem: Çok entel bi ablam vardır. Entel dediğime bakma, ev kızıdır. Ama çok kitap okur, benden fazla. Sevil: Kendini bu kadar geliştirmesi harika! (Bir süre sessizlik oldu.) Ekrem: Seni arkadaşlarımla tanıştırmak istiyorum. Sevil: Beni mi? Bilmem ki… Olur aslında, ne zaman? Ekrem: Bugün, olmadı yarın… Sevil: Şeyy, yanlış anlamazsan bişey sorucam. Hepsi erkek mi? Ekrem: Niye sordun? Sevil: Erkek muhabbeti beni açmıyo da… Ekrem: Yok, biri kız, ötekisi erkek… Sevil: Kız varsa sorun yok. Yani ben ayırmam, herkesle arkadaşlık kurarım. Ama rahat edemem. Ekrem: Rahat ol. Ayçin biraz manyaktır, biraz gıcıktır ama iyi kızdır. Sevil: Ayçin mi adı? Ekrem: Evet. Öbürü de Cenker… Sevil: İlginç isimleri varmış… ****** Cenker: Naber Ayçin? Ayçin: İyi… Senden? Cenker: Benden de iyi… Eee, Ayçin… Sen benimle barışmak istiyomuşsun, doğru mu? Ayçin: Ben? Seninle barışmak mı istiyomuşum? Hiç haberim yok, belki de sen kendini benimle karıştırdın, ne dersin? Cenker: Yok, sen cesaret edememişsin hani… Aslında barışmak istiyomuşsun. Ayçin: Cenker sana inanmıyorum. Özür diliyeceğine bi de benden zeytin dalı bekliyosun. Yuh artık! (Arkasını dönüp gitti.) Cenker: Ayçin… Yine bişey yaptım ama ne! ****** Ekrem: Naber Cenko? Cenker: Off, kötü kanka yaa… Sen bana demiştin ki… (Her şeyi anladı.) İnanmıyorum, sırf kızdan özür dilemeye cesaret edebileyim diye beni kandırdın di mi! Beni ne hale soktuğunu biliyo musun sen Eko? Ekrem: Off, kötü bişey oldu mu ilk akla gelen Ekrem di mi! Naptım gene? Cenker: Ayçinin benimle barışmak istediği yalanını nasıl uydurursun ya? Beni kızın karşısında küçük düşürdün! Ekrem: Ne küçük düşmesi ya! Ben yardım olsun diye şey ettim… Sen gidip kızdan özür diliycektin, biticekti. Cenker: Öyle olmadı işte… Ben gidip dedim ki, “sen benle barışmak istiyomuşsun.” Dedim. O da dedi ki, “benden özür dileyecekken benden zeytin dalı uzatmamı bekliyosun.” Dedi. Ekrem: Afferin Cenko! Öyle denir dimi zaten! Salaklık sende… Bi de bana kızıyosun. Olum var ya, sen kızla nasıl konuşulması gerektiğini bilmiyosun. Gidip denir mi, benimle barışmak istiyomuşsun diye? Bari kıza “benden özür dile.” De deseymişin… Delisin var ya! Cenker: Of, nasıl bişeye girdim ben ya? Kaş yaparken göz çıkarıyorum. Toparlayayım derken daha çok dağıtıyorum. Ekrem: Neyse dert etme bulucaz bi yolunu… Ben gideyim bi de Şeker kız kendi’yle konuşim. ****** Ekrem: Selam şeker kız! Ayçin: Ne diceksin Ekrem? Cenkerin yaptığı saçmalıktan haberin vardır heralde. Ekrem: E güzelim sen de abarttın ama! Naz naz… Suyunu çıkarttın. Kızmaya başladım. Ayçin: Her şeyi çıkmaza sürükleyen o malum şahıs, benden özür mü bekliyo neyse artık, geldi bana diyo ki… Ekrem: Biliyorum biliyorum. Anlattı, ama onun bi kabahati yok. Her şey benim yüzümden… Ayçin: Nasıl senin yüzünden? Ekrem: Ben ona dedim ki… Vıdı vıdı vıdı… (Anlattı.) Ayçin: İnanmıyorum desem yalan olur, çünkü inanırım. Üstelik de hiç şaşırmam. Hangi taşı kaldırsak sen çıkıyosun altından… Ekrem: Ben sizin için yapmıştım ama elime yüzüme bulaştırdım. Ayçin: Allah’ım, bu Ekrem’e azıcık akıl ver Ya Rabbim! Bunu senden çok rica ediyorum, çünkü git gide çekilmez oluyo. Ekrem: Aynı duayı ben de senin için etmiştim tatlım… Ayçin: Kes sesini! Her şeyi mahvettin zaten, yürü Cenkere gidiyoruz. Konuşup tatlıya bağlayalım şu işi… Ekrem: Bişey dicem Ayçin, sonra da Seville buluşur muyuz? (Yürümeye başladılar.) Ayçin: Ne sevili Ekrem? Ekrem: Benim Sevil ya… Tanışırsınız, barışırsınız. Bi günde iki duvarı da yıkmış oluruz. Ayçin: Şimdi derdim Sevildi dimi Ekrem? Yürü ya… Ekrem: Nolur ya, tanısan seviceksin ama önyargılarından vazgeçmiyosun ki! Şu önyargılarını sevdiğin kadar Cenkeri sevseydin, yılın Leyla ile Mecnunu ödülünü almıştınız ha… Ayçin: Kes sesini Ekrem! Bence sana da bi Yılın Gevezesi ödülünü versinler… Ekrem: Siz konuşunca muhabbet, ben konuşuca gevezelik! Hep ben zaten, hep ben! (Devamı gelicek, yorumlarınızı bekliyorm.)
(Şimdiye kadar yazdığım en uzun senaryoydu, inş sıkılmazsınız.) Ayçin: Cenker… Cenker: Ayçin… Ayçin: Buraya seninle konuşmaya geldim. Hiç bozmadan dinle tamam mı? Cenker: (Yutkundu.) Dinliyorum… Ayçin: Bak Cenker, olanları biliyosun. Her şey darmadağın… Her ikimiz de toparlamak isterken daha çok bozuyoruz. Ama buraya bozukları tamir etmeye geldim. Konuşalım ve şu meseleyi halledelim. Cenker bak, ben şimdiye kadar sana hiç farklı bi gözle bakmadım. Cenker: Şimdi? Ayçin: Bölmicektin, bu yüzden dinle şimdi. Son zamanlarda anladım ki, sana baktığımda gördüğüm tek şey iki sene önce tanıştığım en iyi dostum Cenker değil. Başka biri benim için, özel biri… Cenkerin dili tutulmuş, heyecan dorukta… Ayçin: Belki de, senden bi karşılık beklediğim ve sen bana o karşılığı vermediğin için sana ters davrandım. Ama şimdi anlıyorum ki, benim Cenkerim beni terk etmemiş. Hep benimle! Cenker zar zor nefes alıyor ve konuşamıyor bile… Ayçin: Hani o kızla sinemaya gittiğin gün vardı ya, o gün çok şaşırmıştım. Cenker değişti artık, başka ufuklara yelken açtı demiştim. Bi de ardı ardına biçok tartışma, biçok moral bozukluğu… Senin bana surat yapman, yüz vermemen… Bunları hepsi, bana seni kaybettiğimi düşündürdü. Yaşadığım korkuyu öfkeyle anlattım sana, yani tek yol buydu. Aslında seni kaybetmekten o kadar korkuyodum ki, sana Beni Bırakma diyemediğim için kendime kızıyodum. Sonra pes ettiğin için sana… Cenker cesaretini toplamış, tam ağzını açmış bir şey diyecekken Ayçin fırsat vermeden susturuyor. Ayçin: Ama anladım ki, benim Cenkerim beni bırakmamış. Benim Cenkerim pes etmemiş. Bak Cenker, kim olursan ol, nasıl biri olursan ol, ne kadar çekingen olursan ol, sen benim Cenkerimsin! Bak, uğraştın ama bunu değiştiremedin. İkisi de güldü. Cenker: Bittiyse sıra bende… Ayçin, her şeyi seni kaybetmemek için yaptım. Yani öyle körmüşüz ki, birbirimizi kırmamızın tek sebebinin, aslında birbirimizi kaybetmemek için verdiğimiz çaba olduğunu görememişiz. Ayçin bak, iki sene usanmadan bekledim. Karşılığı olmadığını bilerek ve senden bi karşılık beklediğimi dile getirmeyerek… İçime attığım her şey şu son tartışmalarda rol oynadı. Anlıyo musun? Ayçin: Şimdi rol sırası kimde? (Cenkerin soru dolu bakışlarına gözlerini dikerek) Aşk! Duydun Cenker, saklanıcak bi yanı da kalmadı zaten… Şimdi tüm kırgınlıkları bi kenara bırakıp, sahneyi asıl sahibine teslim etme zamanı… Cenker: (Heyecanla) Asıl sahibi… Aşk mı? Hiç konuşmadılar. Ayçin de Cenker de aynı anda ayağa kalktı, birbirlerine sarıldılar. Ve küs oldukları süre zarfında birbirlerini çok özlediklerinin farkına vardılar. Cenker: (Ayçinin elini tuttu. Ayçin göklerde…) Ekremle bu mutlu haberi paylaşma zamanı… ****** Ekrem: Ana! Bu ne lan! Ağızlar kulaklarda, eller kenetlenmiş. Noluyo lan? Ayçin: Biz artık birlikteyiz. Ekrem: Şükür yaa! Nihayet becerebildiniz. Cenker: Ekrem sus ya! Şu büyülü atmosferi mahvetme. Ekrem: Pardon gençler, şimdi genç çiftimizi dans pistine davet ediyorum. Cenker: Of Ekrem, bari şimdi zevzeklik yapma yaa… Ekrem: Tamam be! İyi ki bi sevgilisi olmuş… Ayçin? Ayçin: Hı? Ekrem: Bişey diyicem. Ayçin: Biliyorum senin ne diceğini… Ekrem: Ne dicekmişim Her Şeyi Bilen Kadın? Ayçin: Seville sizi tanıştırmak istiyorum diceksin. Ekrem: Aha! Valla bildi; oğlum Cenko, sen çok iyi bi tercih yapmışsın. Bak bu akıllı kız varken hiç başın ağrımicak… Ayçin: Bırak yıkama yağlama yapmayı Ekrem yaa… Seville buluşup napıcaz? Ekrem: Oturucaz… AyçiN: Oturucaz? Ekrem: E amuda kalkıcak halimiz yok, oturucaz Ayçin Sultan! Sohbet ederiz, tanışırsınız, kaynaşırsınız. Ayçin: Yok valla, bugün uzun zamandır ilk defa mutluyum. Canım sıkılsım istemiyorum. Ekrem: Oğlum sevgiline bişey desene! Cenker: Ne diyim ya? Kendi özgür iradesi… İstemiyosa gelmez. Ekrem: Sen de hemen karıköylü oldun oğlum be! İkna et şu kızı… Cenker: Ayçin, tamam. Bak Ekrem ne kadar ısrar ediyo. Sevil için değil, Ekrem için gidelim. Hem belki tanırsan seversin. Ayçin: Öff ya! Bak Ekrem, ne senin için ne de Sevil denen o Amerikan salatası için gelmiyorum, anladın mı? Cenker istedi diye geliyorum. (Cenker mutluluktan kırılıyor!!! ) Ekrem: Tamam ya, sizden güzel bi menü yapıcam. Sevil Amerikan salatası, sen Çoban salata… Ayçin: Bak valla gelmem ha… Ekrem: Pardon, kırdık mı kalbini? Sevgilin onarsın! (Telefonunu çıkardı.) Ben Sevili arıyım da bugün buluşalım. Sevil: Alo? Ekrem: Alo, Sevil… Derste miydin? Sevil: Yok, ama derse gidiyodum. Noldu? Ekrem: Hani Cenker ve Ayçinle tanışıcaktınız ya… Ben konuştum, bugün müsaitiz hepimiz. Sen de uygunsan… Sevil: Uygunum ben, ders çıkışı buluşalım. Ekrem: Olur, sen beklersin, ben seni alırım. Sevil: Tamam görüşürüz. ****** Ekrem, Sevil, Cenker ve Ayçin buluştu. Ekrem: Arkadaşlar, Sevil… Ayçin ve Cenker, Seville tokalaştı. Ayçin: Ben ayçin… Cenker: Cenker… Sevil: Tanıştığıma memnun oldum, daha önce karşılaşmıştık. Oturdular. Sevil: Ekrem sizden bahsetmişti. Yakın arkadaşmışsınız galiba... Ayçin: Evet canım, ben taa liseden beri varım. Sevil: Ne güzel… Yani birbirinizi kaybetmemeniz… Ekrem: (Ayçine bakarak, “gül biraz” anlamında işaretler yaptı. Ortamı yumuşatmak için) Ayçin ve Cenker de sevgilidir Sevilcim… Sevil: Öyle mi? Çok yakışmışsınız, daha önce hiç söylememişti Ekrem… Cenker: Yeniyiz zaten, bugün… Sevil: (Gülmsedi.) Severim taze aşkları… Sizler hangi bölümlerde okuyodunuz? Ayçin: Moda Tasarımı okuyorum. Sevil: Çok hoş, sen? Cenker: Tıp Fakültesi… Sevil: Hepinizinki de çok güzelmiş. Aynı yaşta mısınız? Ekrem: Evet, söylememiştim. (Cenker önündeki kahveyi içtikten sonra, midesinde bi yanma hissetti.) Cenker: Ah, çok kötüyüm! Ayçin: Cenkerr? Ekrem: İyi misin lan? Rengi attı, noldu ki? Cenker: Kahveden olabilir, süt bozuksa eğer… Öööğğ! Ekrem: Lan oğlum dur bi, kusma buralara! Gel seni lavaboya götüriyim. (Kalktılar.) Ayçin: Ayy, bi şey olmamıştır inşallah! Sevil: Eğer süt bozuksa şikayet edelim. Ayçin: Evet ya… E yuh artık! Bi de caddenin göbeğine dükkan açıyosunuz! Sevil: Ay sessiz ol, duymasınlar! Ayçin: Duysunlar, nolucak! Korkum yok valla… Gider polise şikayet ederim. Şu hale bak! Garson: Bi sorun mu var efendim? Ayçin: Caddenin göbeğine dükkan açıyosunuz, doğru düzgün kahve yapamıyosunuz! Garson: Öyle bi şey olması mümkün değil efendim. Her beş dakikada bir kahve yapıyoruz, kahvelerimiz çok tazedir. Ayçin: O zaman süt bozuktur! Gerçi sizin tipten belli, sütü bozuk insanların kafesine gelirsek böyle olur. Sevil: Ayçiiin! Bağırma, herkes bize bakıyo. Hem ne o öyle sütü bozuk falan! Garson: Aynen öyle hanımefendi, “sütü bozuk” gibi argo laflar kullanmayın rica ederim. Ayçin: Noldu, ayıbınızı bulduk, hoşunuza gitmedi mi? Garson: Bana bakın, terbiyenizi toplayın. Defolun gidin buradan, rezil ettiniz bizi. İrtibamızı beş paralık ettiniz. Ayçin: Sizin irtibanız mı varmış? Hah! Üstelik sen defol git, terbiyesiz bi garsonsun, ne işin var burda? Garson: Bakın çokbilmişlik yapmayın, müdürümüz gelmeden defolup gidin. Sevil: E yuh artık ama! Defolun gidin falan, noluyosunuz siz? Bu mudur müşteri memnuniyeti? Özür dileyip kibarlık yapıcağınıza bizi kovuyosunuz. Terbiyesizsiniz yani… Müdür: Noluyo Necati? Garson: Efendim bu hanımlar edepsizlik yapıyolar, bağırıp çağırıyolar. Sevil: Bana bak, Necati misin artık her ne haltsan, edepsiz sensin! Bi kızla böyle mi konuşulur? Müdür: Kızım önce bi sakin ol, rezalet çıkarmaya mı geldiniz? Ayçin: Rezaletin daniskası sizsiniz be! Müdür: Hoop, kızım müşterilerin önünde ayıp oluyo! Lafını bil de konuş! Sevil: Sen lafını bil de konuş! Derdiniz itibarınız dimi? Bizim arkadaşımız içtiği kahveden kustu, ya zehirlendiyse? O zaman derdinizi mahkemede anlatırsınız. Müdür: Sen nasıl konuşuyosun baban yaşında adamla? Sevil: Benim babam, kızı yaşında birine öyle çıkışmaz! Garson: (Ayçini göstererek) Efendim, asıl olay çıkartan bu! Ayçin: Sen bana baksana! Ben burda bi olay çıkartırım, şu dükkanı başınıza yıkarım. Müdür: Kızım sus sen de! Sevil: Yürü gidiyoruz Ayçin, bunların seviyesine düşmeyelim biz! (Ekrem ve Cenker geldi.) Ekrem: Noluyo? Sevil: Yok bi şey, gidelim. Ekrem: Bişey mi dedi bunlar? Müdür: Oğlum al götür şu kızları başımızdan. Para mara da istemeyiz. Ayçin: Yok bi de isteseydiniz! Bozuk kahveye para mı vericektik? (Cenkere) Canım, iyi misin? Cenker: Daha iyiyim, eve gidip dinlenirim, geçer. Ekrem: (müdüre) Bozuk kahve satıyosunuz, dikkatli olun. Arkadaşımız midesini bozdu. Müdür: Özür dileriz evladım, bizim acemiler var arada. Onlar böyle hatalar yapabiliyo. Ama bunu insanca söylemek lazım, cıngar çıkarmak şart değil. Ekrem: Neyse gidelim. Bu durumda daha fazla tartışmayalım. (Çıktılar.) Ekrem: Napıyosunuz siz yaa? Sevil: Biz bişey yapmadık, garson Ayçine saldırdı. Ayçin: (Mahcup bi ifadeyle) Ya sevil, ben senden böyle bişeyi beklemezdim. Orda bana çok destek oldun, beni savundun, benim söyleyemediğimi söyledin. Sandığım gibi değilmişsin, sağol yani! Sevil gülümsedi. Ekrem: (Cenkerin kulağına eğilerek) Lan olay falan çıktı ama iyi oldu bi yerde de! Bak kızlar kaynaşmışlar! (Devamı gelicekk…)
Kişisel İleti : KİMİSİNE GÖRE AŞK ACI ÇEKMEK KİMİSİNE GÖRE MUTLULUK AMA BANA GÖRE AŞK ÖLÜMÜ BİLE GÖZE ALMAKTIR SENİN İÇİN ÖLÜMÜ BİLE GÖZE ALIR AŞKIM SENİ ÇOK AMA ÇOK SEWİYORUM
Kişisel İleti : KİMİSİNE GÖRE AŞK ACI ÇEKMEK KİMİSİNE GÖRE MUTLULUK AMA BANA GÖRE AŞK ÖLÜMÜ BİLE GÖZE ALMAKTIR SENİN İÇİN ÖLÜMÜ BİLE GÖZE ALIR AŞKIM SENİ ÇOK AMA ÇOK SEWİYORUM
walla canım bilemiyorum, üç senaryo hepsi birden pek kolay olmayabilir. ama bugün, olmadı yarın yazmak istiyorumm
tubanur
Cinsiyet :
Mesaj Sayısı : 420
Rep gücü : 434
Kayıt tarihi : 22/08/10
Nerden : HERYERDEN
Kişisel İleti : KİMİSİNE GÖRE AŞK ACI ÇEKMEK KİMİSİNE GÖRE MUTLULUK AMA BANA GÖRE AŞK ÖLÜMÜ BİLE GÖZE ALMAKTIR SENİN İÇİN ÖLÜMÜ BİLE GÖZE ALIR AŞKIM SENİ ÇOK AMA ÇOK SEWİYORUM
Ptsi Eyl. 02, 2024 11:15 pm
Cinsiyet
Mesaj Sayısı
Rep gücü
Kayıt tarihi
Nerden
Kişisel İleti
Sevdiği Karekter
Konu: Geri: Çakıl Taşları "Değişen Hayatlar" 
