6.bölüm
"dost" tavsiyesi (!)
Dolunay*
-Onu seviyorsun.
Ters ters baktı yüzüme, ellerini cebine sokup oturdu.
Ümit: Bunu bir daha konuşmayacaktık.
-Sen deli misin? İkide bir konuyu kapatmam mı gerek? Her şey meydanda.
Ümit: Dolunay kalbini kırarım, kes artık.
-Tamam ya, kızma hemen. Benim demek istediğim, içinde saklaman bir şeye yaramaz. Bu şekilde daha çabuk anlar.
Ümit: Hadi yaa...
-E tabi, bakışlarından anlar. Tavırlarından anlar. Kızlar anlar böyle şeyleri.
Ümit: Anlamış mıdır? Dün de o kadar bağırdım kıza.
-Umarım anlamamıştır.
Ümit: Neden? Anlasa ne olur?
-Sen değil miydin o benim kankam diyen? Bence yakışık almaz. Üstelik kızlar bu konuda hassastır. Dostsa dost, sevgiliyse sevgili. İkisinin bir arada olması dengeyi şaşırtır.
Ümit: Sanki onda denge mi var?
-Sen onu bunu boş ver de, ne yapman gerektiğini dinle.
Ümit: Sen mi söyleyeceksin?
-Tabi ki. Unuttun mu, arkadaşız biz.
(Aman ne arkadaş!)
-Neyse, anlatıyorum. Öncelikle ondan olabildiğince uzak duracaksın.
Ümit: Nasıl?! Uzak mı duracağım?
-Evet. Çünkü yakın olduğun sürece onun için kankadan başka bir şeyi ifade etmezsin. Uzak olursan, aradaki o mesafe cazip gelir. Bu yüzden uzak duracaksın.
Ümit: Sonra?
-Sonrası sana kalmış.
Ümit: Nasıl yani? Ya bir daha hiç konuşamazsak? Onu arkadaş olarak da kaybederim. Ona uzak olamam.
-Sonra... Sonra sen onun tavırlarından da anlarsın zaten. Eğer senden hoşlanırsa aradaki mesafeyi kapatırsın, ama dostça değil. Anladın artık.
Ümit: Okey, iyi fikir. Sağ ol.
-Ha bu arada...
Ümit: Hı?
-Onu kıskandırmayı unutma.
Ümit: Nasıl yani?
-Onu kıskandırmazsan nasıl anlayacak değerini?
Ümit: Evet yaa, o Kaan'la takılıyorsa ben niye... Bana yardımcı olur musun?
-Yani bilmem ki... Türkü'yle de arkadaşız sonuçta.
(Yalana bak!)
Ümit: Yok ya, sadece arkadaşça yakınlaşmalar. Onu bile kıskanır zaten.
-Tamam o zaman. Anlaştık.
Sınıfa çıktık.
=======================
Türkü*
Sınıfa girdi bizimkiler. Beraber, samimi bir şekilde.
Ümit'in yüzünde güller açıyor. Dolunay'a kızmıyorum, o salak Ümit'e kızıyorum.
DERSTE...
Dolunay Ümit'in yanına oturdu, Kaan da Özgün'ün yanına geçti. Ne bu samimiyet? Beni deli edecek aklı sıra.
Dönüp baktım. Gözleri bende, acı acı bakıyor. Ben ona sertçe karşılık verdim. Kaşlarım çatık baktım.
Kızgınım ona.
========================
Ümit*
Dolunay yanıma oturdu, bu kadarını beklemiyordum ki ben.
-Niye geldin?
Dolunay: Usta oyuncuyum ben, rol yaptım mı tam yaparım. Şişşt, çaktırma.
-Uff!
Türkü'ye baktım, o da bana baktı. Göz göze geldik.
Güzeller güzelim benim, keşke sana söyleyebilsem içimdekileri... Keşke hiç oyuna gerek kalmadan halledebilsem meselemi. Seni hiç kıskandırmasam, senden hiç uzaklaşmadan, temiz duygularımı söyleyebilsem yüzüne...
Utanılacak bir şey değil, ama seni kaybetmeyi de göze alamam ki. Hiç olmazsa dostluğun kalsa bende.
Çünkü biliyorum; konuşacak olsam reddedileceğim.
Herkes, dünyadaki tüm kızlar reddetsin de beni, sen reddetme...
Ve böyle bakma bana, lütfen. Sonra hemen devirme bakışlarını. Gözlerini esirgeme benden.
Kızma bana.
=========================
Türkü*
DERS ÇIKIŞI...
Kaan'la beraber çıktık, merdivenlerden inmeye başladık. O sırada arkamızdan bir ses duydum.
Dolunay: Hafta sonu yılbaşı partisi veriyorum, gelsene sen de.
Ümit: Ben mi?
Dolunay: Evet, sen gelmezsen olmaz ki...
Oha oha! Bu ne samimiyet!
Ümit: Düşünürüm.
Dolunay: Tamam, beklerim ama bak.
Okul kapısına geldik. Ümit önden geçip gitti. Dolunay geldi.
Dolunay: Türkü, hafta sonu parti var bizde. Yılbaşı partisi. Gelsene sen de.
-Bilmem ki...
Dolunay: Hadi ama. Hem sen de negatif enerjini atarsın. Yeni bir seneye nasıl girersen öyle geçer demişler.
-Peki tamam, gelirim.
Dolunay. Kaan sen de gel tamam mı? Erkekleri de davet ediyorum.
-Başka kimi davet ettin? Erkeklerden?
Dolunay: Ümit'i. Sakıncası olur mu?
-Ne sakıncası olacak ya? Benim için hava hoş! Gideriz dimi Kaan?
Kaan: E gideriz herhalde.
-Geliriz geliriz, tamam.
Ayrıldık, gelmez miyiz yaa? Kaan'la birlikt tabi.
Kısasa kısas!
=========================
Ümit*
HAFTASONU...
Dolunaylara gelmiştim, henüz kimse gelmemişti.
Dolunay: Çok kıskandı biliyor musun? Hani seni davet ettiğimi söyledim ya...
-Of ya!
Dolunay: Ya ne var? Oldu işte.
-Bir seneye nasıl girersen öyle olur demişler. Ben bir sene boyunca Türkü'süz...
Dolunay: Çok biliyorsan açıl!
-Evet! Açılacağım! Bugün!
Dolunay: Ne?!
========================
Dolunay mors!
========================
Bu bölüm birazcık kısa oldu, kabul edin artık.
Yorumlar lütfen....